4 Haziran 2020 Perşembe

Fransız Filmleri 2

Adele Blanc-Sec 'in olağanüstü maceraları:  Fransız karikatür sanatçısı; çizgi roman yazarı Jacques Tardi nin aynı isimli serisinden esinlenilmiş fantastik bir Luc Besson filmi :) Adele Blanc Sec 1900lerin başında yaşayan maceraperest bir kadın muhabir. Filmde biraz Mısır bir Louvre geziyoruz ve çok güzel! Baaayıldım!! Filme notum 5/5
Gönül Avcısı (L'arnecoeur): Bu film bence tipik amerikan romantik komedisi. Oyuncuları fransız, filmin dili fransız gerisinin çok bir esprisi yok. Ana karakterimiz para karşılığı doğal yolla'ilişki bitirme çift ayırma' işi yapıyor. En son ki işinde de; işi icabı yakınlaştığı kıza aşık oluyor! Ne değişik bir konu değil mi :D Film komikti, bir çok sahne Monako da çekilmiş; Monakoyu görmek güzeldi. Filme notum 5 üzerinden 3. ;)

Mermaid

28 Mayıs 2020 Perşembe

Pandemi Günlükleri 17

Yağmurlu ve soğuk bir gündü.
Köye gittik; güzeldi: görüntülü yurtdışı konuşmaları, peynir, kahve :)
Mezarlık..
2 gündür yoga ve spor yapmadım.
Bugün fransızca da çalışmadım. Yarın hedeflerime ulaşmalıyım! amaaaaaa
Sürekli yatasım var :D
Bugün 2 film izledim:
  • Gupse Özay'ın Görümce  filmi: çerezlik bir filmdi. Gupse Özay'ı çok seviyorum. Resmen onun için izliyorum filmlerini :D Filme notum 5 üzerinden 3. Gupse olmasaydı 1 verirdim :D

  • Cate Blancet'in Mavi Yasemin filmi. Cate Blancet benim Benjamin Button'un Garip Hikayesi filmidir. Canlandırdığı karakterin duygusunu seyirciye verebilen nadir oyunculardan. Mavi Yasemin filmi psikolojik son ana kadar belirsiz anlamaya çalışılan bir film ve sonu ucu açık bırakılmış. Bazı şeyleri anlıyoruz sonunda; ancak ''ee şimdi böyle böyle olacak diyoruz'' ve  hiç bir şey olmuyor :D Filme notum 5/4. O bir puanı nerden kırdım bilmiyorum. Ama izlenmeli
Dün de Bohemian Rapsodiyi 2 defa izledim :D Konser istiyoruuuuum!!! Ama artık queen ve freddy mercury yok maalesef :(

Mermaid

26 Mayıs 2020 Salı

Fransız filmleri ve Kapalı Gişe Belgeseli

Bu ara Dsmart fest kanalında Fransız filmleri izliyorum. Fransız filmlerini çok sevdim. Açıkcası Amelie dışında bugüne dek Fransız filmlerine dair fikrim yok. Zaten öyle sinemakolik; nasıl ifade etsem -doğru tabiri bulamıyorum- yazarları, filmleri oyuncuları bilir ya öyle bir tip hiç olmadım. Genellikle sinemada sunulan, ''popüler kültür'' filmleri (recep ivedik vb hariç) bir karakterim. Fantastik, bilimkurgu filmlerini seviyorum; onlarda da belli başlıları hariç oyuncu ve yönetmen isimlerinin bir çoğunu bilmem :/bilmiyorum. Ancak filmlerin içi boş mu dolu mu, çerezlik mi sanatlık mı az çok anlıyorum. Ha bu fransız filmlerinden sonra yönetmenlere oyunculara karşı ilgim arttı.

Büyükşehirlerde yerel sinema salonları oluyor netten gördüğüm kadarıyla ve ''yaygın sinema salonlarında'' gösterilmeyen filmler izlenebiliyor. Bir de Film Ekimi, İstanbul Film gibi festivallerde farklı

Fransız filmlerinin veya benzer 'hollywood dışı veya bizim ülkemizdeki popüler filmler dışı' bir filmlerinin çoğunun, festival filmlerinin; 'yaygın sinema salonlarında' gösterildiğini pek sanmıyorum. Hiç karşılaştığımı hatırlamıyorum..

Aklıma daha önce izlediğim kapalı gişe belgeseli filmi geldi. Belgeseli izlemenizi öneririm. Nasıl önümüze sunulanı kabullenmek zorunda bırakıldığımızı, sinemada dahi egemen ticari oluşumların - kişilerin varlığına, her şeyin 'tüketime' yönelik olduğuna dair güzel bir belgesel.  Daha önce anlattıysam da fikrim yok.

İzlediğim fransız filmlerine gelince;


  • L'auberge espagnol (İspanyol pansiyonu) : Filmin ana karakteri Xavier'in İspanya'ya erasmusunu konu olan 2002 yapımı bir film. Filme notum 5/3.
  • Le Passe (Geçmiş) : İranlı yönetmen Asghar Farhadi'nin bir filmi.  Konuyu linklten okuyabilirsiniz. Notum 5/5
  • La Fille de Brest (Brestin kızı) Türkiye de 150 mg olarak yayımlanan film gerçek adını yani Brest'in kızını; Fransanın önde gelen ilaç firmalarından birine ait  Mediator isimli zayıflama ilacının kalp rahatsızlıklarına neden olduğunu farkeden Brestli pulmolog İrene Frachon  dan lıyor. Gerçek bir hikayeden uyarlama film etkileyici idi. Mutlaka izleyin! 5/5 hatta 5 üzerinden 100!! :D
  • Attilla Marcel  Küçük yaşta anne ve babasını kaybeden teyzeleri tarafından büyütülen piyana virtüözü komşuları madam proust sayesinde geçmişi hatırlamaya cabalar ve başarır. Biraz fantastik ögeler içeren film bence fazlasıyla ilgi çekici ve merak uyandırıcı. Son ana dek merakla izledim. Notum 5/4.
Mermaid

Pandemi Günlükleri 16

Merhaba sevgili bloğum, anı defterim..

Bugün stresli, zor ve sabır dolu bir gündü.
Allah insana farklı farklı sınavlar veriyor. Halime bin şükür.
Keraya anlattım sadece.
Örümcek ağlarını çok seviyorum.
Geçenki yazımı sildim ama o yazıya dair bir kaç not bırakıyorum şuraya: saksağan, ağaçkakan, çiyan. Okuyunca anlayacağım.

Mermaid

23 Mayıs 2020 Cumartesi

Pandemi Günlükleri 15 : bir kaç film notu

Ramazan ayı boyunca iftarımı D-smartın film kanallarında yayınlanan filmle yapıyorum. Hatta film bitene kadar sofradayım :D Bir kaçını daha önce yazdım, bahsettim .

Son izlediğim filmler ise;

Beni asla bırakma  Kazuo İshurigo'nun aynı ismli kitabından uyarlama. Film bir organ bağış programı kapsamında klonlanan insanların hikayesini anlatıyor. Yetimhane gibi bir yerde 'organ bağışlayacakları' günün hayali ile yetiştirilen üç arkadaşın hikayesini ana karakterin dilinden izliyoruz. Güzeldi. Ancak kitabı okumadım; kitabı da böyle mi bazı noktaları anlamlandıramadım. Misal The ısland filminde klonlar uyanıyordu burda ise ne bileyim duydukları tecrit hakkı için bile anca filmin sonlarına doğru uğraştılar. Fazla distopik geldi. İnsanların onların ölmesine izin vermeleri ise ayrı bir olay. 5/4


Ye-dua et-sev  Canııım Julia Robert ın oynadığı film ; klasik bir hikaye aslında. Kişisel gelişim kitaplarına gurularına meraklıysanız film ilginizi çekecektir. Ancak hikaye gerçekçi değil. Ana karakterimiz Elizabeth sıkı çalışan, hayatı mükemmel olma için elinden geleni yapan, örneğin formuna dikkat eden vb,  boşanmak üzere olan bir kadın. Günümüz insanın anlam arayışının yıprattığı bir insan ve mutsuz. Ve bir gurunun söylediğini kaale alarak(!) herşeyi geride bırakarak bir yolculuğa çıkıyor kendisi için. Ha yolculuğun sonunda umduğunu buluyor. 5/4

Gönül yarası Meltem Cumbul ve Şener Şen'in başrol aldığı bu filmi kaç kez izledim bilmiyorum. Bu filmi izleyin. Film benim favorilerimden, yine denk geldi yine izledim :) Filmin ana konusu pavyon şarkıcısı Dünya, Emekli öğretmen yeni taksi şöförü Şener Şen, idealizm, ebeveynlik, meslek aşkı, kadına şiddet üzerine..  5/5

Sakar koruma 2 : çerezlik komedi filmi. Başrol oyuncusunu çok seviyorum. Adamın kendi komik. Will Smithle olan Aşk doktoru filminde de görmüştük kendisini.5/3

Ekşi Elmalar : Yılmaz Erdoğan filmlerinden biri. 2016 yapımıymış ancak ben geçen tvde çıkınca izleyebildim. Oyuncular sevdiğim insanlar. Gerçekçi ve komik bir filmdi sonu hariç :D 5/4


Not: mercury döndü :D hayal etmek güzeldir ;)  2005 e ait ajanda ve film ? Fransızca öykü kitaplarım geldi :) Sarı bugün eve geç geldi kafamda deli sorular??

22 Mayıs 2020 Cuma

Pandemi günlükleri 14: Yeni öğrendiklerim, Öğrenme üzerine, konuşma ihtiyacı, proje vs..

Merhaba;


Bugün uzun zaman sonra merkeze doğru yürüdüm, Emine'nin iş yerine uğradım. Sosyal mesafemizi koruyarak ayaküstü konuştuk. Oturmadım hiç bir yere. Emineyi bir kelime tanımlayacak olursak: içısıtan :D Sonra Selocancan ile karşılaştık markette. Özlemişim sevdiğim birilerini görmeyi, ayaküstü de olsa konuşmayı.

Evde olmaktan şikayetçi değilim. Ancak yavaş yavaş kimseyle konuşmadığım için yüzyüze konuşmayı unutuyorum gibi geliyor :/

Bu aralar alınganmıyım? Bilmiyorum. Çünkü alınganlıkla suçlandım. Yakınlarımdan çok şey mi bekliyorumki?

İçimden gelmeyen bir şeyi yapmadığım gibi içten gelmeyen şeyleri de kabul etmemeli insan..

 Duygusal olabilirim. Evet pandemi süreci ve iletişimsizlik beni etkiliyor. Yazışmak bir yere kadar ki o da beni bunaltıyor. Ha aile bireylerimle görüşüyoruz bazı arkadaşlarımla da. Ama her gün birilerini görmek en azından haftanın 2-3 günü çok farklıymış. Ayrıca cidden günde 5 dakka da olsa görüntülü görüşmeye ihtiyacım var :/ Genel mizacım depresif (ya da bu etiketi ben kendime ben yapıştırıyorum).

Gelelim yeni öğrendiklerimeeeeee:

Bu aralar online seminerlere katılıyorum. Özellikle eTwinning Türkiye çok iyi oluyor. Bugünkü eTwinning Seminerini kaçırdım :/ Üzgünüm çok. Bir seminer uzaktan eğitim araçları üzerineydi ve hoca çok tatlıydı! Bir diğer seminer temel astronomi idi. Biri eğitimde oyun. Bir diğeri test hazırlama teknikleri idi. Hatırlamadıklarımda olabilir. Şimdi teeek tek yazacağım.



  •  'Beyin; elle kodlar.' Bizi diğer primatlardan ayıran en önemli özelliklerden biri buymuş. Ve yazmanın uzun süreli bellek üzerine etkisi daha fazlaymış. Hep bildiğimiz bir şey gibi gelebilir. Hocanın anlattığı bir araştırmadan bahsetmek istiyorum; yazarak öğrenmenin kalıcılığına ve etkisine dair.Eksik aktarmış olabilirim orjinal makaleyi bilmiyorum :/ M.I.T de yapılan bir araştırmada bir grup öğrenciye derslerde yazarak not almaları bir kısmına fotoğraf çekip öğrenme sürecini bu şekilde geçirmelerini istemişler. Çalışmanın sonucuna göre yazan öğrencilerin öğrenmeleri daha iyi gerçekleşmiş. 
          Ebbinghaus's Forgetting Curve 'e göre öğrenmede tekrar önemli. Ödevlerin mantığı da aslında            buna dayanıyor denebilir.

          Beyin aynı anda birden fazla işi en iyi şekilde yapamaz. Bu demek değilki beyin aynı anda iki            işi yapamaz. Bölünür dikkat diye de bir şey var; ancak bu durum bi tık farklı. Örneğin hem                  müzik dinleyip hem ders çalışabiliriz. Çalıştığımız dersten verim alabiliriz. Ancak öğrenme                süremiz/iş süresi uzar. Yani neyi yapacaksak ona odaklanmak en güzeli.

          Bilişsel yük; gereksiz bilgilerin öğrenmenin önüne geçmesi diyebiliriz. Örneğin ders çalıştık.              Sonra sosyal medya hesabımızı açtık. Pek çok uyaran beyninize akmaya başladı ve tüm bu                  bilgiler sizde bir bilişsel yük oluşturur. Bellek iki türlüdür uzun süreli ve kısa süreli bellek.                  Maalesef bu bilişsel yükler kısa süreli belleğimizin dolmasına ve uzun süreli belleğe geçmesini            istediğimiz bilgilerin geçmesine engel oluyor.

Araştırılacak konular: sorgulama topluluğu modeli ve mayerin çoklu tasarım ilkeleri

  • Web 2.0 araçları :Edpuzzle, google classroom, Edmomo, Moodle, Chamilo, Talent LMS, Goskills, Brainpop Science, classifyt, tinybob, pref interactive simulations, radix explorer, solvemoji, flocabulary, videoask, flipboard, quizlet, mentimeter, chatbox, padlet.



  • Uzaktan eğitimde ders süreci:


 ısındırma(5dk) : Burda mentimeter gibi bir uygulama kullanılabilir.
Yeni konu anlatımı (10-20 dk)
Uygulama (soru cevap)
Geribildirim.
  • Temel astronomi notlarım:
Astron(Yıldız) + nomos (kanun) = yıldız kanunları
88 bilinen takım yıldızı var.
Gökküresi gözlemcinin üzerinde olduğu hayali küre.

Takımyıldızlarının isimleri mitolojiye, efsanelere dayanıyor. Avcı/orion takım yıldızı..
Büyük ayı 7 parlak yıldızdan oluşuyor.
Küçük ayı'nın kuyruğu kutup yıldızı.
Kutup yıldızı(Demir kazık) dünyanın ekseniyle bir
Gece en parlak yıldız Sirius. Gündüz ise güneş.
+++stellarium takım yıldızı uygulaması
Yıldızların parlaklıkları kadir :) antares 1kdr, dolunay 13,5, sirius -1,5 güneş -26,5. (-) ifadesi arttıkça parlaklık artıyot.
Uydular sabit hızlıdır; yıldız kayması(meteor) ise hızlı.
Kuyruklu yıldızlar buzlaşmış evren atığı gibi düşünülebilir. Güneşe yaklaştıkça eridiği için kuyruk oluşuyor.
Yıldızların evrimi;
Bir yıldızın ana kaynağı H atomudur.
Küçük yıldız(örn güneş)-gezegenimsi bulut 
Dev yıldız(Güneşten 40-50 kat bütük) - süpernova (patlarsa etrafa madde saçıyor)- karadelik veya beyaz cüce
Venüsü sabah görünen parlak yıldız. O yüzden kervancılar venüse bakarak güneşin doğduğunu anlarlar ve yola çıkarlarmış. Jüpiter de belli zamanlarda görünebiliyor o nedenle kervankıran olarak biliniyormuş.






19 Mayıs 2020 Salı

Pandemi günlükler 13

Okullar açılmayacak.
Bayramda 81 ilde sokağa çıkma yasağı var.
Bunlar iki önemli gündem.
Açıkcası sağlık ve huzur olduktan sonra ev iyi. Kimseye hiç bir şey olmasın.
Yogaya devam ediyorum. Elvin Levinler can.
Meniküsüm ve reflüm arada yokluyor beni :/
İngilizce çalışmaya da devam.
Oruca devam. Ramazan da düzenim şaştı.
Severek takip ettiğim canım Kağıt salıncak ın blog yazıları çalınmış. Çok sinirlendim ve üzüldüm. Sosyal medya çöplüğü gibi blog çöplüğüne çevirecekler buraları da :/
Wilbur Smith'in 11. yazıt kitabını okuyorum.
Şimdilik bu kadar ;)

Mermaid

11 Mayıs 2020 Pazartesi

Pandemi günlikleri 12

Merhaba,

Unorthodoxu izledim. 5/5.
Dün gece çok üzüldüm: kedi.
Kendimi değersiz ve aptal hissettim.
Güven tek kullanımlık. Aynı kefeye kondun bunu unutma mermaid.
Depresyon, melankoli.

Mermaid



Pandemi Günlükleri 11

Normalleştirme planları açıklandı. Kademeli olarak normal hayata dönüyoruz.. Misal 11 mayıs itibari ile kuaförler avmler açılıyor. ..

Ah insanlara hiç biiiir zarar gelmeden bir süre daha bu modda kalmak isterdim...
Son 9-10 gündür yazmamışım hiç.

Neler yapıyorum?

Valla son 4 gün falan bildiğin depresyondaydım maşallah hatırlamak istemediğim geride bıraktığım her istemedğim türk filmi deyişiyle 'acı hatıralar' içinde boğuldum. Maşallah premenstrüel dönemim aşırı şiddetli geçiyor(!). Bir de annem gideli cidden anneler gününden, anneler günü ile ilgili her yerde gözüme gözüme giren reklam vb şeylerden hazetmiyorum. Bir ağlama krizi..

Neyse iyiyim.

Yaşam, insan olmak zor. Cidden.

Shaolin futbolu, mükemmel plan, ma revolution, x men- başlangıç, Bak şu konuşana 1 ve 2 izlediğim filmlerden hatırladıklarım.

Başak Sayan'ın Ölü Kuşların Sessizliği kitabını bitirdim. Güzel ve sürükleyiciydi. Utanıyorum bunu demekten ama kadının her kitabını elime alışımda önyargı ile yaklaşıyorum; yazamaycağını düşünüyorum oyuncu ve ekonomi mezunu deyip küçümsüyorum ama okumaktan da vazgeçemiyorum. Zaten bir bakıyorum gayet iyi çıkıyor kitapları. Bu kitabında gözüme batan bir kaç bu olmamalı dediğim ayrıntı olsa da kitaba notum 5 üzerinden4.

Fransızca bu hafta hiç çalışmadım.

Almanca zaten bir kerecik çalıştıydım onlayım :/

60 günde yds kelimelerinden 5 gün yaptım.

Oruç tutuyorum.

Ramazanda düzenim çok bozuldu. Sabah 6 da yatıyorum öğlen 2 de kalkıyorum :/

Mermaid


1 Mayıs 2020 Cuma

Pandemi Günlükleri 10

La casa de papelin 4. sezonunu izledim; bir ayrıntı dışında genel olarak güzeldi.

3 eğitim webinarına katıldım: uzaktan eğitim, stem ve eğitimde oyunla ilgili.

Umarım eğitimimi tamamlarım.. Bugün bi parça üzüldüm.

e twinning projemizin sonuna gelmek üzereyiz. Ortak ürünümüz çok güzel oldu.

Uzaktan eğitimde ilgili tüm kademelerde canlı ders uygulaması başladı.

Home office i seviyorum.

Braunun ıpl cihazını aldım ve denemeye başladım.

Almanca kursuna başladım.

Fransızcaya devam ediyorum; ama bu hafta çok etkili ve verimli çalışamadım.

YDS ve ALES çalışmaya başlamadım.

Kilo almak istemiyorum...

Ramazanı seviyorum.

Kerayla zoomdan konuşuyoruz her gün..

Devletin verdiği maskeler ptt ile geldi. pttye başvurmuştum ilk bu dağıtım haberleri olunca.

Pandemi haberlerini takip etmiyorum fazla.

Hayırlısı.



Mermaid






24 Nisan 2020 Cuma

Pandemi Günlükleri 9 : Kendime ciddi ciddi sormadığım sorular


Bu 'evdekal' günleri zorunlu olarak en çok kendimle vakit geçirmem gereken günler oldu. Evet tam anlamıyla yalnız değilim ; hem ailemleyim hem de telefon-sosyal medya gibi iletişim araçlarıyla insanlarla iletişim halindeyim. Ha bir de uzaktan eğitim mevzusu var. Neyse tüm bunlar bir yana yine de kendimle en çok kaldığım zaman dilimi oldu.

Bugün kera nın bloguna gözatarken geçmiş günümüz gelecek böyle bir anılar, düşünceler silsilesi, karmaşık duygular içinde buldum kendimi. Boğazım düğümlendi. Bazen ne hissettiğimi ifade edemiyorum.

Her neyse bir şey farkettim. O kısmı buraya yazmıyım. Ama bu yazıyı kendim okuduğumda hatırlayacağım.

Gerçekten ne istiyorum? Ben hayattan gerçekten ne istiyorum? Toplumsal dayatmalar, aile vb bir yana ben ne istiyorum? Gerçekten ne istiyorum? Hayatta ne için çabalıyorum? Neden korkuyorum mesela ve korkumun temeli ne?

Bu soruları kendime sormadığımı farkettim. Hep sorduğumu sanırdım ama sormadığımı farkettim..

Öyle işte. Şimdi sahur yapıp yatacağım. Ramazan ayını hep sevdim. Ramazan içsel huzur demek. Bir de sanırım çocukluğumdaki o toplu yemekler; annem..

Bu ara çok kabus görüyorum. Hayrolsun hayrolsun hayrolsun..


21 Nisan 2020 Salı

Pandemi Günlükleri 8 : 5,5 haftalık durum raporu

Merhaba sevgili blogum, anı defterim ve bloğuma misafir olanlar :)

Bayağ düzenli bloğa yazar oldum. Ancak bazen hızlı yazıyorum unutmayayım diye. O yüzden böyle bir durum raporu yazayım dedım :)

Öncelikle inişli çıkışlı ruh haline sahip olsam da karantina evde  olmak bir nevi iyi. Resmen içe dönüşteyim. Kendini sorgulama tavan durumda. O kadar çok şey düşünüyorum ki beynimin içine biri girse çıkamaz offf mermaid der kaçar :D

Şu an soba yanmakta. Hava biraz soğuk. O kadar güzel ki.. Sevdiklerim sağlıklı halime bin şükür.. Şifaya ihtiyacı olan, derdi olan herkese derman diliyorum. Gezegenimiz güzelleşsin ve pandemi bittiğinde güzel bir dünya düzenine geçmiş olalım.

Bu yazdığım her şey google a da rapor vermek oluyor :D İzlendiğimiz bir dünyada yaşıyoruz. Evet yararları var dijital çağın ancak etik kaygılarda oldukça fazla. Şu yapay zeka vb şeyleri beni oldukça geriyor. Arada düşünüyorum sonra amaaaaan diyorum salla.

Bu günlerde hiç bir şey yapmazsam şayet, karantina sonrası insanlarla görüştüğümde sanki herkes çok şey başarmış ben yatmışım gibi hissecekmişim; hep dilediğim ah zamanım olsa şunu şunu yapsam dediklerimi yapmazsam pişman olucakmışım gibi.


Çekirdek aile modundayım ve 5,5 haftadır babam ve kardeşim dışında kimseyle görüşmüyorum. Ha teyzemler kapıdan uğradı bir de ben büyük teyzemlere kapıdan uğradım. Bunlar bir şeyler bırakmak içindi. Kera ile görütülü konuşuyoz :)

Bazen kendimi yalnız hissediyorum. Sonra kendime  'an' da kal , geçekten yalnız mısın bir düşün diyorum ve şükredilecek şeylere odaklanıyorum. 

Bazen ağlama krizi oluyor. Değiştiremeyeceğim ama hayatımızda olan stres faktölerine dayanıklılığım düşüyor. Büyümek olgunlaşmak sanırım ağlayıp zırlayıp sonra işe devam etmek demekmiş.

Bir adet kısmetim çıktı :D :D Böyle yazdım çünkü bu kısım komik çünkü arkadaşımın eşinin arkadaşıydı, görücü usulü diyim. Hadi dedim reddetme mermaid böyle şeyleri sevmezsin ama dene. Her neyse şahıs bana arkadaşlık isteği gönderdi kabul ettim ve sonra takibi bırakmış. Sanırım arkadaşlık isteği gönderince evlenicez falan sandı :D Şahsen ben en kötü arkadaş oluruz bir de illa birşey olması gerekmiyor diye düşümmüştüm. İnsanlar değişik.. madem baştan istemiyorum deseymiş arkadaşına. Bu hadise bir idi.

Diğer hadise bir sosyal medya platformundan uzak bir akraba ile yazıştım ve sonunda küfür yedim :D Bir de uzun zaman sonra kardeşimin engelli olması  ile ilgili olarak 'kimin günahı' tarzı bir cümleye şahit oldum. Sonra durumu o kişinin benden daha yakın kuzenleri ile görüştüm acaba dedim olur ya hesabı çalınmıştır. Sözde hesabı çalınmış ama içimden zerre inanmadım desem :D


Onun dışında günler akıyor gidiyor valla. Evişi bitmiyor. Evişi aman aman yaptığumda yok. Bir miskinlik var üzerimde.


Sanırım hayatımda ilk kez bu kadar puf poğaça yaptım:D


Evdeki gıda atıklarını toprağa gömüyorum. Bu işi biraz daha geliştirip kompost yapıcam.








Sokağımızdaki misafirler :)






ilk kabak tatlım :)

Okuduğum kitaplar ve günlük aktivite defterim :)

Bir şeye odaklanmakta zorlanıyorum. Kitap okurken resmen bazen işkence çekiyorum.. O yüzden kalın kitaplar okumuyorum. Bir de okurken çok düşünüyorum. Misal yazar bir şey diyor ben düşünüyorum hayatımla ilişkilendiriyorum vs.


Mermaid











16 Nisan 2020 Perşembe

Pandemi Günlükleri : 16 Nisan Dünya Biyologlar Günü

Biyolojiyi hep sevdim ve seveceğim..

Şu an öğretmenlik yapsam da içten içe hala biyoloğum.. Ve gurur duyuyorum biyolog olmakla, biyoloji bölümü mezunu olmakla!

Türkiyede değeri çok bilinmeyen bir meslek uzmanlık dalı. İş bulma konusunda sıkıntı yaşanan bir meslek dalı.

Biyoloji; canlı bilimi. Canlıları, canlılar ve çevre ilişkisini derinlemesine inceleyen bilim dalı.
Şu geçirdiğimiz pandemi döneminin ana mevzusu olan  'virüs' konusunun biyoloji bilimiyle doğrudan alakasını uzun uzun anlatmama gerek yok sanırım. Ya da belki de anlatmalıyım. Ama anlatasım yok.

Tüm biyologların gününü kutluyorum. Biyologların önemi anlaşılır ve haklarını hakettiklerini almalarını diliyorum..


Günün notları
-Young Sheldon 3. sezondayım.
-Su orucu ile ilgili youtube videosu izledim.
-Yürüyüş yaptım.
-Sanırım ilk kez kabak tatlısı yaptım. Gayet de güzeldi yani bence :D
-Kera ile görüntülü konuştuk :)
-Canlı ders için ön hazırlık yaptım.


Mermaid

Pandemi Günlükleri 7 : Young Sheldon

15 nisan notları:

Merhaba hızlı bir özet geçip yatacağım. Kardeşim ışığı söndürmemi bekliyor uyumak için.

Bu ara garip davranıyorum ve ilginç yönlerimi keşfettim.. Kendimi sorguluyorum. Vicdanım çok..

Bir daha aynı hatayı yapmayacağım.

Young Sheldon neşemi yerine getirdi bugün. 2. sezonu izliyorum :)

Bir kişisel gelişmeme kitabından 3 sayfa anca okudum :/

Canlı ders için video izledim. Cuma dersim var.

Bugün yürüyerek büyük migrosa gidip geldim. Uzun zamandır, virüsten ötürü çok gezinmiyorum,  yürümüyodum dışarda iyi geldi.





14 Nisan 2020 Salı

Pandemi Günlükleri 6 : Ruhuma giren kramplar & Sosyal Medya

 Ruh kısmı önemli :D Bugünkü hadise şu: yengemin akrabası olan daha önce muhabbetim olmayan bir çocuk geçenlerde facebook üzerinden selam vermişti. Mesajı görmezden gelmiştim. Sonra bugün cevap vereyim dedim. Hay vermez olaydım. Havadan sudan konuşurken pat olayı 'ruhunun sapkınlıkları' ile başlayan bir cümle ve akabinde küfürle bitirdi. Kalakaldım. Hemen engelledim. Direk kuzenlerime yazdım hesabı mı çalındı diye. Küçük kuzenim yazmış çocuğa instagramdan. Çocuk da facebook hesabım yok vs demiş. Bir de 'ruhuna nasıl bastırmış bilmiyorum o kişi ben değilim' demiş. Yine bir ruh meselesi :D Her neyse kuzenime numarasını vermiş açıklama yapmak istiyormuş bana. Ben de gerek yok, facebookuna sahip çıksın yeter  dedim. Kafalarda soru işareti ile bu da böyle bir anı olarak kaldı. Çocuğun cidden kafası güzeldi ondan mı böyle yazdı, yoksa hesabı mı çalındı bilmiyorum. Tek bildiğim sosyal medya fena. Herkes kullanmayı bilmiyor. Hesabını çaldırınca ya da hesabı kullanmayı bırakınca diğer insanları uyarmayan o kadar çok insan varki..

Sosyal medya hesaplarımı dondurmayı düşünüyorum. Sonra pat anılarım diyorum, iletişim diyorum :/

Bugün kardeşimle bahçede oturduk biraz yürüdük.

Paul Lafargune'nin Tembellik Hakkı kitabını bitirdim. 5/5

Bir kişisel gelişememe kitabı (Marianne Power) okudum.

Kafama takılan şeyler ( 2. bahar , yalnızlık ) yüzünden kendimi duygusal yeme atağı yaşarken buldum : köfte, mıhlama.

 Şifa diliyorum herkese...



13 Nisan 2020 Pazartesi

Pandemi Günlükleri 5 : İngilizce Konuşma Klubü


Bugün Katerina'nın ingilizce konuşma kulubüne katıldım. İnstagramda gördüğüm, ilk seferi ücretsiz bir etkinlikti. Biri hindistandan diğerleri türkiyeden olmak üzere 6 kişilik bir conservation club idi :) Katarina çok tatlıydı. Konu 'empati' idi. Güzeldi. Devam etmeyi düşünüyorum. Dile maruz kalmak sadece ingilizce konuşma zorunluluğu çok farklı bir deneyim. Zaten ingilizcem gelişsin istiyordum cambly mi alsam diyordum ki o da beğendiğim bir uygulama ama biraz pahalı gelmişti :/ Öyle.

Fransızca çalıştım. Notlarımı temize çekiyorum. Tekrar ediyorum. Seviyorum. Bugün aşağıdaki kanalları keşfettim fransızla ile ilgili. İlerde topluca bir fransızca yazısı yazıcam tüm bu kanalları edindiğim tecrübeleri analatan. Ah hadi inşaallah !
                                                              
                                           Animasyonlarla fransızca kanalı : tialela99



Learn French with Alexa
Telaffuz için çok iyi ;)



İnstagram da herkese açık hesabı olan bir kızın öldüğünü takip ettiğim başka bir instagram hesabında gördüm (iremup) ve merak edip profilini inceledim. Hayat fani. Neşeli ve hayat dolu bir kızmış. Ancak AML onu mahvetmiş. Üzüldüm... Nur içinde yatsın..

Paul Lafargue'nin tembellik hakkı kitabından bir kaç sayfa okudum.

Elvinin youtube kanalından bir vlog izledim.

Farkettim ki bugün bir dizi film falan izlememişim :D

Hayatımdaki en güzel açma ve poğaçaları yapmış olabilirim. Sonunda bol kabarık puf puf yapabildim. Mutluyum.

Herkese sağlık şifa diliyorum...

12 Nisan 2020 Pazar

Pandemi Günlükleri 4: Fransızca & ''İnsanlar değişmez'

Neler yapıyorum?

Sanırım 2 gündür yazmıyorum.

Öncelikle masters of sex dizisinin 3. sezonunu bitirdim. 4. sezonun ilk bölümüne göz attım sarmadı.
Jet sosyete dizisinin korona günlerine özel evden çekilmiş bölümlerini izledim. Çok güzeldi. Gülse Birseli seviyorum.

Film olarak Love Wedding Repeat i izledim. Filme notum 3.5/5. Kaderle ilintili şeyleri seviyorsanız izleyin. Çerezlik bir film. Çok büyük beklentiniz olmasın :)

Emile Zola'nın 'Suçluyorum' kitabını okudum. Aslında kitap Emile Zola'nın bir gazetede haksız bir suçlama ile ilgili devlet başkanına yazdığı açık mektubun kitaplaştırılmış hali. Tahsin Yücel'in Emile Zolanın gazetedeki yazısından önceki ve sonrasındaki olayları anlatımına da yer veriliyor kitapta. Çok güzeldi. Haksızlığın karşısında cesurca durmak zordur. Emile Zola'ya hayran kaldım. Bu arada Emile Zola adını sıkça duyduğum ama okumadığım bir yazardı.

Arada leslie ile spor yapıyorum. Yogayı spor gibi yapıyorum.

Fransızca çalışıyorum.Daha önce bahsetmiştim udemyden aldığım kurs. 2 yıl oluyo heralde ama ben yeni çalışıyorum. Bir de udemy den almanca kursu aldım. Pazartesi ona başlayacağım.

Fransızca ile ilgili çok güzel iki youtube kanalı keşfettim. ;) Dil okulumuz sadece dersler üzerine ve harika ;) Boşlukta yeni dil öğrenmek istiyorum diyenlere önerilir:) 2. si de Fransa da yaşayan tatlı bir kızın kanalı. Hem yurtdışı eğitim hem fransızca hem fransız kültürü ile ilgili videoları var. İkisi de listemde.



                                                                    Bazenoluröyle





Bazen insanların değişeceğini düşünüyorum. Aynı hataları tekrar tekrar bana yapmayacaklarını. Beni cepte görmeyeceklerini. Bazen insan olduğumu unutmayacaklarını düşünüyorum ama yanılıyorum. Anahtar kelimeler: instagram, takipten çıkarma, arama, evine hırsız, arkadaş. Canım çok sıkkındı ve beni araması gereken kişi aramadı üstüne bi de trip yedim. İnsanlar değişmiyor. Yapabileceğimiz tek şey 'değiştiremeyeceğimiz şeyleri kabullenmek ve sınır çizmek'.. Ben de bunu yapıcam. Cok kırgınım. Ama yine de işte canım.

Makus talihim diyor ve vardır bir hayır diyorum. Ama insanları anlayamıyorum. Sanırım bu ikili ilişki-flört olaylarını anlamıyorum.

Limoyu çok özledim... Hastanede çalışıyor ve riskli. Onu göremiyorum. En son ne zaman görmüştüm acaba? O kadar özledim ki..


Mermaid


















7 Nisan 2020 Salı

Pandemi Günlükler 3 : Gökteki Kale

6 Nisan 2020

Sağlık Bakanlığı ilk vaka ortaya çıktığı günden beri hem kendi sitesinden hem de sosyal medya hesaplarından (ınstagram gibi) COVİD19la ilgili güncel durum bilgilendirmesi yapıyor. Sürekli uyarılarda bulunuyorlar. Sağlık Bakanımız Doktor Fahrettin Koca.








Bugün Gökteki Kale filmini izledim. Hayao Miyazaki filmi. 1986 yapımıymış. Tatlı bir filmdi :) 5/5

Açıkcası karamsar şeyler izlemektense bu tarz filmleri tercih ediyorum. Pandemi de ruh sağlığını korumak da önemli ;)









Fransızca kursumun 2. dersini de aldım :)

Yemek konusunda ustlaştım :D :D :D Bir de son 1 aydır pilava takmış durumdayım :D :D

Leslie ile 40 dakika evde yürüyüş yaptım. Leslie i seviyorum :)


Mermaid

6 Nisan 2020 Pazartesi

Pandemi Günlükleri 2 : Yüreğimin sesi

Bugünkü (5 nisan) aktivitelerim:


Yüreğimin sesi ni izledim. O kadar güzeldiki.. Anime 1995 yapımı. Belki çocukluğumda da izlemişimdir kimbilir. Kitap kartları.. Kütüphaneyi ne çok severdim. Kitap okumayı; farklı dünyalarda gezmeyi...
photo : https://ahmetesor.com/qa/yureginin-sesi-anime-izlediniz-mi-dusunceleriniz-nedir













Masters of sex in 3. sezonundan 2 bölüm izledim.

Udemy deki fransızca dersimin 1 ini aldım.


4 Nisan 2020 Cumartesi

Pandemi Günlükleri 1 : Güveç kabında maşıngada mini san sebastian cheesecake :) & durumlar

Merhaba,
Dünkü etkinliğim güveç kabında mini san sebastian cheesecake idi. Evde kelepçeli fırın kabım yok. Elektirikli fırınımız sıkıntılı. Hem canım istedi hem de merak ettim nasıl olur minik san sebastianlar ve kelepçeli fırın kabı olmadan. Valla oldu. Tat da kıvamda hiç bir değişiklik yok enfes oldu :D


Öncesi 

Sonrası


Covid19 la boğuşuyoruz 11 marttan beri. Açıkcası Çinde ortaya çıktığında çok önemsememiştim. Ne olacak ki demiştim. Şimdiyse pandeminin ortasındayız.
3 haftadır evdeyim. Evişleri vs derken günler nasıl geçiyor anlamıyorum. Açıkcası ne yaptığımı da hatırlamıyorum pek. O yüzden ben de düzenli bir sanal günlük tutayım diyorum. En azından bugünlerde ne yaptığımı hatırlamak istersem bakarım. Hem de bloguma daha çok şey yazmış olurum. 
11 Mart da ilk vaka görüldü. 13 Mart cuma itibariyle okullara ara verildi. 
O haftasonu güzel bir ev temizliği yaptım. 
16 mart da nefroloğa gidip kardeşimin  ilaç raporunu düzelttirdim. 
Sonrasını pek anımsamıyorum :D 
Önce 65 yaşüstü ve kronik hastalıkları olanlara sokağa çıkma yasağı geldi. Sonra sahiller yasaklandı. Yasaklanmadan önce maşallah insanlar koloni gibi sahildeydi tüm uyarılara rağmen. Dün itibariyle de 20 yaş altına (2000 ve sonrası doğumlulara) sokağa çıkma yasağı, marketlerde ve pazarda maske kullanımı zorunluluğu geldi. iliçinde şehiriçi ve ilçeler köylerarası otobüs minibüs faaliyetleri durduruldu. 
ilk iki 2 hafta bayağ stresliydim sürekli gündem ve olayları takip ediyordum.  Endişeliydim. Hala endişeliyim ama biraz daha gündemden uzağım. Kafama bir şey takılırsa ya da bir haber gördüysem direk makaleleri okuyorum koronavirüsle ilgili.
Gündelik olarak evi süpürüyorum. Kapı kollarını siliyorum. Havluları günlük değiştiriyorum. Bazen 1 günlük bunları bırakmış olabilirim :/ Dışardan aldığım şeylerin dışını siliyorum. Bir süre dışarda bekletiyorum.Bunlar günlük rutinlerim.  
Uzaktan eğitim, veli görüşmeleri, öğrencilerle iletişim bu haftanın ana konusuydu benim için. 
Okulda bir sıkıntı yaşadım mart başında. Basit bir mevzu insanlarca çok farklı yerlere kaydı, çarpıtıldı. Şu an yalancı, kötücül düşünen konumundayım bazı hocalar için.. Bazıları benim için tam bir hayal kırıklığı oldu. Bazıları çok şükür beni tanıyorlar. Kendimi çok sorguladım. Gerildim. Hala da gerginim ve iş ortamı çok önemli. Umarım her şey olumluya gider. Herkes neyin ne olduğunu anlar... 
Açıkcası evde olmak güzel. Kardeşimle vakit geçirmek. Hayat eve sığıyor. Bence herkes hem kendi hem toplum sağlığı için evinde kalmalı. Ailesiyle, eşiyle ya da ev arkadaşı veya 'kendi kendi' ile zaman geçirmeli. Bu zorunlu olarak, hayatın 'dur' deme şekli bize. Biraz da unuttuğumuz, hayat koşturmasında arka plana attığımız, sonra yaparız dediğimiz ama belki de yapma fırsatı bulmakta zorlanacağımız seyleri hatırlama zamanı. 'asıl  önemli olan şeyleri' anlama ve hatırlama ve kıymetini bilme zamanı.. Bir virüs geldi ve aslında bir çok şeyin elimizde olmadığını bize hatırlattı. Şu an önce sevdikleri sonra kendi için endişeli. Bir çok kişi işin ciddiyetinin farkında. Umarım virüs en az kayıpla kontrol altına alınır ve tüm dünya tüm insanlar bu olaydan bir ders çıkarır; bugünleri unutmaz ona göre davranır.

My secret terrius  dizisini izledim. Corona kehaneti var denen. Evet bir bölümde koronavirüsten biri ölüyor; bir yerde de terör saldırısı var ancak günümüzdeki tarz değil. Dizinin esas konusu uluslararası faaliyet gösteren bir terör(!) kuruluşunun güney koredeki faaliyelerine karşı savaşan güney kore miti, mitten ayrılmış suçlu olarak aranan ana karakter ve komşusu olan bir bayan etrafında dönüyor. Değişik, bol gülmeli bir diziydi benim için.
Zakarius Usta (Jules Verne); koca 3 haftada okuduğum tek kitaptı. O da kısa olmasının avantajıydı :D
Şu an masters of sex i izliyorum. Gerçek bir hikayeden esinlenilmiş bir dizi. Cinsel deneyim esnasında insan vücudunun tepkilerini araştıran Kadın Doğum Uzmanı Dr. Masters ve yardımcısı Virginia ana karakterler. 1950lerin Amerikasını, insanların bakış açısını görüyoruz dizide. İnsan duyguları, insan ve insan ilişkilerinin karmaşıklığı dizide çok iyi veriliyor. Evet cinsellik var dizide 18 yaş altı için çok uygun bulunmayabilir. Fakat cidden beklentimin üstünde bir dizi; salt cinsellik üzerine kurulu değil. İnsanların tabu görüp konuşmadıklarını bir bilimsel araştırma üzerinden öğreniyoruz. Ha her dizi gibi entrikamsı, diziyi farklı yönlerden ayakta tutacak olaylarda var. Şu an 3. sezona geçtim bakalım.
         Mermaid



5 Mart 2020 Perşembe

Neler yapıyorum? : Hastalık & Son okuduğum üç kitap

Bol bol yoga, meditasyon, kişisel gelişim ile ilgili şeyler okuyorum. Özetle 'kendi' üzerimde çalışıyorum.
Geçen hafta 3 gün okula gitmedim. Reflü ve grip bir aradaydı. Tabi reflüm hala var o ayrı. Umarım geçer...
Hastalığın iyi tarafı bir an olsun dünyadan izole olmaktı. Uyumak uyumak ve çok düşünmemek.. Hala pek bir şey yapasım gelmiyor. Sanki hayatımdan biri enerjimi çekmiş gibi.
Büyük teyzemler yeni evlerine taşındı. Sağlıkla huzurla uzun yıllar otursunlar evlerinde.. Canlarım benim..
Etrafımdakilere potansiyel ölebilir gözüyle bakmam, sevdiklerimi kaybetme korkusu/düşüncesi hep benle. Ama öyle psikopatça her dakka düşünmüyorum..
💙 Hayırlısı
Herkesin her şeyi bilme huyu  :/


Bu haftanın kitapları;

Psikiyatrinin Kara Kitabı (Oytun ERBAŞ) 5/5

Oytun ERBAŞ medyada da bilindik bir doktormuş; lakin ben yeni keşfediyorum. Kitabı, bir kitapçıda bakınırken içeriği ilgimi çektiğinden aldım. Genel olarak herkesin anlayacağı bir dilde yazıldığını söyleyebilirim. Beynin, nöronların (sinir hücrelerinin) işleyişi, güncel bilindik pskiyatrik/psikolojik hastalıklar ve altında yatan nörolojik sebepleri, nörotransmitterler ve nörotransmitterlerin duygularımıza hayatımıza etkisi, psikiyatrik ilaçları ele alıyor kitabında Oytun Erbaş. 


Koza Kelebeği Sevmez (Robin Sharma) 4/5

Yıllar yıllar evvel Robin Sharma'nın 'Ferrarisini satan bilge' kitabını almıştım ancak okumamıştım. :/ Bu kitabı okulumuzun kütüphanesinden boş vaktimde öyle okuyayım diye aldım. Malum bu dönem kendimi kişisel gelişimsi kitaplara verdim. Kitabın karakterlerinden biri Ferrarisini satan bilge^'deki Julian. Kitabın ana karakteri hayatına son vermek isterken içinden bir ses onu durdurur. Ertesi gün gittiği bir seminer Julian onu bulur ve hayat rehberliği yapmaya başlar. Gerisini söylemiyim ;)

'Zamansal rastlantılar, Tanrı'nın isimsiz kalma yöntemidir.'

'Hayat bir şeyleri oldurmakla, bir şeylerin olmasına izin vermek arasında kurulmuş bir dengedir.'

'Yaralarınızın bilgeliğe dönüşmesi gerekir.'

'Yalnızca iyilik yap ve iyi ol.'

Seninle Başlamadı 'Kalıtsal aile travmalarının kim olduğumuza etkileri ve sorunların üstesinden gelmenin yolları' (Mark Wolynn) 3/5

Kitap gayet güzel başladı. Biyolojik psikiyatriye atıfta bulunduğu kısımlar, ailenin geçmişte yaşadığı travmaların biyolojik ve psikolojik olarak bir sonraki nesle aktarılması (örneğin nazilerden kaçan ve hayatta kalan yahudilerin torunları vb..), ailedeki konuşulmayan bireyin bizzat deneyimlemediği travmaların birey üzerindeki etkisi, bireye ait olmayan düşünceler gibi kısımlar etkileyiciydi. Ancak 'her şeye rağmen aile ile iletişimi düzeltme vb kısımlarda  sorguladım bayağ ve eleştirdim yazarı. Çekirdek dil kısmı biraz klasik geldi. Bir de zaten bir çok psikolojik sorunun aile temelli olduğu biliniyor; çözüm önerileri çok tatmin etmedi beni.


İzlediğim filmleri de not alayım;

Thor 1 - 2      4/5
Charlie'nin Melekleri   4/5


Mermaid





10 Şubat 2020 Pazartesi

Düşün: Yoga, Başak Sayan, Hallac-ı Mansur, Sevin Ballıktaş

Sanırım temmuzdaydı yogaya başlamıştım. Temmuzdan beri düzenli olarak yoga (Hatha yoga) yapıyorum.  Son 3-4 aydır ise daha bir düzenli (her gün ) yapıyorum. Yoga felsefesini tam benimseyip misal yeme içme açısından hayatıma entegre edemedim henüz. Ancak etrafımdaki insanlar yoga yapmaya başladığımdan beri (maşallah deyin :D ) daha pozitif olduğumu söylüyorlar.
Yoga zihin-beden bağını kurmaya ve kendini tanımlamaya yönelik bir şey. Bazı kaynaklarda 'özbakım' olarak da geçiyor. Bence doğru çünkü günlük 10 dakika da olsa sessiz veya dinginleştirici bir müzik eşliğinde yoga yapmak; nefese odaklanmak insana iyi geliyor. 'Hayatındaki şeyleri kontrol edemeyebilirsin, ancak nefesini kontrol edebilirsin'. Nefesi izlemek odaklanmak, kendi iç sesini duymak ve gereksiz düşüncelerini farketmek çok güzel. Ha yoga yapıyorum diye ''hiç mi baskı hissetmiyorum, stres olmuyorum,sinirlenmiyorum?' vs. Oluyor ama sanki daha iyi gibiyim. Yogaya dair açıklayıcı bir yazı daha sonra yazacağım ;) Yogaya başlamak isteyen olursa diye bana yogayı sevdiren Elvin Levinlerin Yoga Kanalını takip etmesini öneririm ;)

Ocak ayı ve aralığın son haftası biraz kitap okudum. Özlemişim. Tez stresi yüzünden hep kendime 'kitap okuma makale oku' deyip duruyordum. Ve o kadar özlemişim ki.. Gelelim okuduğum kitaplara. Daha çok kişisel gelişimsi gibi duruyolar ama daha çok iç dünyaya odaklı kitaplar.


  • Nigahtar (Başak Sayan)
  • Sen değişirsen her şey değişir (Başak Sayan)
  • Hallac-ı Mansur
  • Daha Çok Görüşeceğiz (Şevin Ballıktaş)
  • Daha adını koyamadık (Şevin Ballıktaş)

Başak Sayan. Onu Yaprak Dökümündeki Ceyda karakteri olarak tanıyoruz. İlk olarak 'Sen değişirsen her şey değişir' kitabını okudum. Açıkcası kitabı alıp almama konusunda kararsızdım. Demiştimki her ünlü bir kitap çıkarıyor, bu da öyle bir şeydir. Alırken de umarım param boşa gitmez demiştim. Ama içimden bir ses al ve oku diyordu. Gülmeyin öyleydi :D Kitap Başak Sayan'ın kendi hayat deneyimleriyle başlıyor. Daha sonra Çakralar, Hermetik Yasalar, Çift Yarık deneyi, meditasyon gibi konularla devam ediyor. 21 günlük bir meditasyon planı yapmış ancak onu henüz yapmadım. Kitabu aşırının aşırısı özetleyecek olursam ana mevzu: 'Olumlu düşün, ayrıntılı hayal kur, düşüncelerine dikkat et düşündüğünü hayatına çekersin'.  Ama bu kadar değil okuyun derim. Günümüzde sıkça duyduğum ama tam olarak bilmediğim şeylerden bahsediyor. Bir de kitapta yer yer Hallac-ı Mansurun felsefesinden ve Hallac-ı Mansuru Nigahtar kitabında irdelediğinden bahsediyordu. Demekki dedim bunun başka kitapları da var. Sonra bir baktım bayağ var :D ve çok satanlardaymış. Hatta geçenlerde öğrendim; Azra Kohen'in Fi-Çi-pi serisinin Başak Sayan'ın Bağlanma Korkusu kitabından aşırma olduğu iddia ediliyormuş ve davalıkmış. Ve Başak Sayan'ın kitabı Fi-Çi-Pi den önce çıkmış. Netten araştırınız :D

Neyse dönelim yazarın okuduğum diğer bir kitabına Nigahtara. Kitap 500 küsür sayfa ve sürükleyici! Açıkcası kadını küçümsemiştim ve bundan utanıyorum. Çok iyi yazmış! Biraz Dan Brownımsı bir tarz sezdim. Arada tam bunu bi yerde okumuştum dedim ki öyleymiş. Yazar 'Homo sapiens hayvanlardan tanrılara' kitabına atıf yapmış. Kitap Hallac-ı Mansur'un insanlara henüz açıklanmaması gereken bilgilerini koruyan nigahtar üzerine kurulu. Kitapta Hallac-ı Mansuru çok iyi irdelemiş Başak Sayan. Polisiye türde bir kitap. Bayıldım! Ben ki çok türk yazar sevmem Başak Sayan'ı sevdim!
Tabi 2 kitaptır geçen Hallac-ı Mansur u da bir okumalıydım. Erasmus yayınlarından (2019)çıkan 'Hallac-ı Mansur'  En-el Hak ve Tavasin kitabını okudum. Tavasin Hallac-ı Mansur'un eseri. Peki kim bu Hallac-ı Mansur? Hallac-ı Mansur ortadoğu da yaşamış bir Sufi/ bilgin/felsefeci. Müslüman ancak müslümanlığı biraz farklı yorumluyor. Allah'ın bir oluşundan, ona yalnız 40 makam sonrası yalnız kalple ulaşılabileceğini, her şeyin bir illüzyon olduğunu, yaratılmışların O'nun bir yansıması olduğunu, hakikatin yaratılmışlarca kavranamayacağından bahsediyor. Ben fazla basitleştirdim. Çok ayrıntılı girmek istemiyorum. Şöyleki basitçe özetlemem gerekirse;  'O' ve varlıklar  Daire Ta-Sin'i üzerinden anlatılıyor. İç içe üç halka düşünün. En merkezde 'O' var. İkinci merkezde onla ilişkili bilgiler. Üçüncü daire ise yaratılmışlar/onun yansımasıdır. Erenler, peygamberler 2. merkezden bilgi alabilirler. Kimse o olamaz. O ezeli ve ebedidir. En-el Hak ise kelime anlamı 'Ben O'yum'. Ancak burda kastedilen insanın Allah olması değil.

''Hakikat çok gizlidir, açıklanamaz; ona giden yollar dar; yolcunun karşısına doymaz ateşler, sonu gelmeyen çöller çıkar. Yabancı, işte bu patikalardan geçer, makamlarda görüp yaşadıklarını anlatır. Bunlar 40 makamdır.'' (s31)

''Hangi niyetlerin uygun olduğu konusundaki yaygın sözlere karşı anlayışın anlayışına sahip kimse için'' (s51)
''Hakikat sandığımız Halik cellecelaluhu'nun kendisi olamaz, o sadece aleme yansıyandır.'
Hallac-ı Mansur kitabı incecik ancak çok düşündürücü. Onu tekrar ders çalışır gibi okuyacağım. Bir de ertelediğim Mesneviyi okuma işine başlayacağım ;)

Şevin Ballıktaş ve kitaplarına gelecek olursak. Puccavari biraz da kişisel gelimsel güzel kitaplar. İki romanda da karakterimiz (aynı). Kendisi  yoga yapan yaşam koçu. Bu arada Şevin Ballıktaş da sanırım öyle. Kitaplar akıcı. Ayrıca terzi kendi söküğünü dikemez hesabı yaşam koçu olan ana karakterimiz  genellikle kendi problemlerini direk farkedip çözemiyor. Kitapların güzel yanı farklı olaylara farklı açıdan bakmayı sağlıyor. Bir de kitapları okurken yer kahkaha attım yer yer hüzünlendim. Okunası diyor yazıyı burda kesiyorum :D

Mermaid 











30 Ocak 2020 Perşembe

Mim: Blog yazmaya nasıl başladım?

Sevgili deeptone beni mimlemiş

Blog yazmaya nasıl başladım?

Aslında blog yazmaya 2014 yılında başladım. Bir arkadaşımla ortak bloğumuz vardı; bir anı defterimiz. Sonra onu kapadık.
2017 yılında annem vefat ettikten sonra kendime bu bloğu açtım. Anı defterim gibi bir şey burası. Açıkcası çok fazla blog takip etmiyorum edemiyorum. Blogla geniş kitlelere ulaşmak değil amacım. 'Kendime ait bir blog'. Evet arada genele yazar gibi yazıyorum ama o an içimden öyle geldiği için.
Günlük yazmayı çok severim/dim. Uzun zamandır günlük yazmıyorum.
Benim hikayem bu çok bir şey yok.

Sizinki ne? Bunu okuyanları da mimlemiş olayım.
Sevgiler

8 Ocak 2020 Çarşamba

Yılın İlk Karı : Atiye dizisi ve 'Ben ölmeden Önce (Lauren Oliver)'


Dün ilk kar yağdı.. Kar huzur demek.. Sonunda mevsim normallerine döndük..  
Bu yağıştan Avustralyaya da diliyorum.. Üzgünüm Avustralya'daki yangınlar için..


Bu fotoğraf dünden :) Yeniceye ve Çanakkaleye yılın ilk karı dün yağdı. Dün ve bugün okullar tatildi. Dün öğleden sonra yeniceye geldim. Teze bakarım diye biraz da.. Gelir gelmez Yağmurella da kahve içtik.  Çiçekler ve manzara Yağmurellanın evine ait ;)


Bu da bugünkü modum :) Evim sıcak ya! Mutluyum! Bu yıl henüz ağır hasta olmadım ev önemli..

Ne için çabalıyorum bilmiyorum. Sadece başladığım iş bitsin istiyorum.. Bitmezse de çok önemli değil.. Sömestrde Almanyaya gidecektim gitmiyorum; Kıbrısa da.. ne için tez için.

Hadi bakalım ha gayret Mermaid! Elinden geleni yap ve gerisini Allah'a bırak! Her şeyin hayırlısı..

Gelelim başkaaa neler yapıyorum?

 Netfix deki yeni türk dizimiz Atiye dizi çıkar çıkmaz bitirdim. Çok iyiydi. Evet soru işaretleri kaldı ama bunlar 2. sezon ve diğer sezonlarda aydınlığa kavuşur diye düşünüyorum. Göbeklitepe ve Nemrutu dünyaya tanıtıyoruz. Ayrıca geleneksel türk dizi klişelerinden uzak bir dizi. Paralel evrenlere, fanstastik olaylara meraklıysanız mutlaka izleyin derim. 2. sezonu iple çekiyorum.  Aşağıya Vibio kanalının bir videosunu bırakıyorum. Spoiler içerir bilginize ;)


Yılın ilk bitirdiğim kitabı Lauren Oliver'ın Ben Ölmeden Önce (Before I fall). Kitapta ana karakterin ölmeden önceki 24 saatini konu alıyor. Kitap sürükleyici ancak çok amerikan klişseleri vardı. Tipik amerikada lisede geçen bir roman. Çok daha ümitlerle okumuştum. Kitabın filmi de varmış ama ben izlemedim.

Bir yığın kitabım yapmak istediğim çok şey var.

Mermaid