31 Aralık 2018 Pazartesi

2018in son günü : Antre Kafe

Şu an saat 22.29. Evdeyim yeniyılda. En güzel yeni yıl ailemle olandır benim için :) Kardeşimle evi süsledik.. iyi ki var..

Zorlu bir haftanın sonunda sukunetle yeni yıla giriyorum çok şükür.. Bazen yoruluyorum ama güçlüyüm. Tek ve güçlü çok şükür..

Canım acıyor.. Bu annemsiz 2. yeni yıl. Hep aklıma onunla yaptığımız son yeni yıl akşamı geliyor. Özledim onu çok.. çok.. çok..

Gelelim bugünün özetine:

Hava güneşliydi :) Sabah babamla işlerimizi hallettik. Sonra ben çarşıya gittim biraz.  Kahvaltı yapmamıştım ve tabi ki son zamanlarki rutinimi gerçekleştirdim: Şakirin yerine oturup simit yemek, denizi manzarayı izlemek..

 Daha sonra instagramda gördüğüm ve merak ettiğim Antre Kafeye gittim ve San Sebastian Cheesecake yedim :) 2018'in son mekan ve lezzet keşfi oldu. Ba-yıl-dım!!!

Sahibi bayan cheesecake'in bu sefer istediği şekilde kabarmadığını yenisini yapamadığını, ben istedim diye hayır diyemeyip getirdiğini söyledi. Özür üstüne özür diledi :) Ama lezzetliydi çok! Yediğim en iyi en hafif cheesecaketi ;)

Mekan bende umut ve hayal kurma isteği uyandırdı. Ve kurdum da;)








Mekan çok hoş değil mi? :)

Bayan medikale uğradım. Büyük teyzemi gördüm. Gülizara uğradım.

Yeni kordon ve sarıçay köprüsünden geçerken bir yandan güneş bir yandan kuşlar içimi ısıttı:)

Ayrıca 20.000 attım :) Köfteci Yusuftan ekmek kadayıfı aldım :D eve gelip börek yaptım yeni yıl yemeği hazırladım :)


Neyse saat 22.49 şimdi 2018'i uğurlama 2019'a hazırlanma zamanı ;)

                                                   Herkese musmutlu yıllar!!


Mermaid

29 Aralık 2018 Cumartesi

2019'a Doğru 2018 YILI Z RAPORU

2019a kaldı 3 gün.. Hatta 2 gün:D Güzel bir biçimde girmek istiyorum ve gerçekten güzel geçsin istiyorum: tüm dünya için! Adalet, huzur, mutluluk, sağlık, barış gelsin dünyaya ve tüüüüm kötülükler yok olsun!

  • Kendim için ne diliyorum?
    • Huzur, sağlık,mutluluk, başarı, karşılıklı hayırlı aşk ( :D) , bereket 
    • Tezimi hayırlısıyla bitirmek 
    • Booool booool gezmek yeni yerler görmek
    • Yurtdışına çıkmak istiyoooruuum avrupa ve brezilya (uçuk ama olsun ;) )
    • İngilizcemi daha da geliştirmek ve akıcı biçimde ingilizce konuşmak istiyorum!
    • Fit olmak! Spor ve sağlıklı yaşam anlayışımı devam ettirmek
    • Kronik sıkıntılarımın, kangren olan sorunlarımın  geride kalmasını diliyorum!
    • Mutlu olmak istiyorum!
    • Kendimi geliştirmek istiyorum!
    • Ruhumun dinginleşmesini ve iyileşmesini diliyorum!
    • İnsanlara hakettiklerinden fazla değer ve önem vermemek, aşırının aşırısı verici olmak istemiyorum..
    • İskenderunu görmek
Başkaları için de dileklerim var :) Onları da yazarsam uzun sürecek :D :/ :D
2018 acı tatlı bir yıl olarak arkamda bırakıyorum. Açıkcası 2019 moduna girmedim. 2018i hakkıyla yaşayarak bitirmek istiyorum. Genel olarak sevdiğim bir yıldı :) Sevdim ya! Cidden! Evet kafama takılan üzen bir sürü şey oldu ama olsun Allah büyük dert vermesin!

Şimdiii 2018'e bir bakalım:

  • İlk kez uçağa bindim :) 
  • Gördüğüm şehirler : Ankara, Eskişehir, Urfa, Gaziantep, Fethiye/Muğla, Bursa, Adana, Mersin
  • Her gittiğim yerde oraya özgü yeni yeni lezzetler denedim!
  • Kendime göre bol bol kitap okudum 30 kitap hedefim tamamlandı: 31 Kitap! Keşke daha çok okuyabilseydim ama geçen yıla göre iyi bayağ! Bir de tezle ilgili okuduğum kitaplar hariç.. İşte okuduğum kitaplar:
  1. Prensesim (Hyun-Kyung Sahn)
  2. Dünya Okulu (Salman Khan)
  3. Karısını Şapka Sanan Adam (Oliver Sacks)
  4. Devam eden Hikayemiz (Elçin Tapan)
  5. Hüyükteki Nar Ağacı (Yaşar Kemal)
  6. Tek Kanatlı Bir Kuş (Yaşar Kemal)
  7. Tek Kişilik Paris Seyahati (Jojo Moyes)
  8. Pariste Balayı (Jojo Moyes)
  9. Ardında Bıraktığın Kadın (Jojo Moyes)
  10. Fısıltı (Becca Fitzpatrick)
  11. Şimdi biz neyiz? (Pucca)
  12. İtiraflarım (Lev Tolstoy)
  13. Üstümüz Gökyüzü Altımız Deniz (Jojo Moyes)
  14. Sevgilimden Son Mektup (Jojo Moyes) 
  15. Momo (Michael Edde)
  16. Başlangıç (Dan Brown)
  17.  Cehennem (Dan Brown)
  18. Birbirimize söyleyemediğimiz onca şey (Marc Levy)
  19. Dönmek Mümkün Olsa (Marc Levy)
  20. Bay Daldry'nin Tuhaf İstanbul Yolculuğu (Marc Levy)
  21. Gelecek Sefere (Marc Levy)
  22. Çok Kültürlü Eğitim (Ulaş Başar Zengin)
  23. Butlu ve Mutlu (Nidanur Çizen)
  24. Hippi (Paulo Coelho)
  25. Gölgeler (Zülfü Livaneli)
  26. Deli Kadın Hikayeleri (Mine Söğüt)
  27. Acı Çikolata ( Laura Esquival)
  28. Eğitim Mühendisi 'Fahamettin Akıngüç' (Serhat Öztürk)
  29. Ermitaj Okulu (Adolf Freire)
  30. Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu (Steven Zweig)
  31. Martı Jonathan Livingston (Richard Bach)
  • Bir sürü dizi, film, belgesel izledim. Hatırladıklarım:
Kore dizileri

Lawless lawyer
Why secretary kim
Thirthy but seventeen
Hwayugi : A korean Odyssey
Witchs love
Lovely Horrible
Tale of Fairy (2018)

Yabancı diziler (amerikan)

Big Bang Theory
Young Sheldon
La Casa Del Papel
Westworld
The Chilling Adventures of Sabrina
Baby (netflix)

Yerli diziler
Ufak Tefek Cinayetler
Jet sosyete
Fi-çi(puhu tv)
Dip (puhutv)
Şahsiyet (puhu tv)
Hakan :Muhafız


İzlediğim Belgeseller 

Food inc.
That Sugar
Göbeklitepe 


          ha bir de bugün Mor ve Ötesi konserine gittim! Avmye gelmişti!Mutluluk paha biçilemez!

  • Yabancı bir arkadaş edindim! :) İyi ki var!



Mermaid

24 Aralık 2018 Pazartesi

Haftanın Özeti : Neler izledim & Güneşli pazar günü

2018in sonuna yaklaşırken tez stresiyle yanıyoruuuummm. Neyse inşallah bir şey çıkmayacak ve rahatlayıp tezi halledeceğim.. Yarın tez düşünme-uğraşma günüm. Allah'ım yardım et...

Bu hafta ne yaptım?

Öncelikle izlediklerimle başlıyım. Zira, örneğin haftasonumu büyük ölçüde bilgisayar başında  geçirdim.

Wonder ''Mucize'' (2017) filmi :
Auggie, doğuştan çeşitli anomalilerle doğan ve bu yüzden sayısız ameliyatı geçirmiş sadece yüzünde deformasyon olan zihinsel engeli olmayan zeki, 10 yaşındaki bir çocuktur. İlkokul eğitimini evde alan Auggie, ortaokula başlar. Auggie'nin okul deneyimini yaşıtlarının ona davranışlarını, Auggie'nin ailesini ve deneyimlerini izliyoruz filmde. Ba-yıl-dım!   Filmi izlerken yer yer ağladım. Ama sonu güzeldi. Her engelli-yardıma ihtiyacı olan çocuğa Auggie'nin okul müdürü gibi bir müdür diliyorum. Mutlaka izleyin!

Baby Dizisi (Netflix):

İlk sezonu 6 bölümden oluşan dizi, Roma'da geçiyor. Ancak ana konusundan dolayı  bir Türk filmi izliyor gibi hissettim. Ancak tabiki klişe bir dizi değil. 16 yaşında ailesinde sorunlar olan bir grup genç ve onların ayrı ayrı hikayelerini izliyoruz dizide. Gençlik, hayata anlam arayışı, boşlukları doldurma, aşk ana temalar.. Diziye notum :5/5

Hakan : Muhafız (The Protector) (Netflix)



Netflixteki ilk  Türk dizimiz. Çağatay Ulusoy, Hazar Ergüçlü, Okan Yalabılık'ı ve Burçin Terzioğlunu severim ;) Açıkcası diziyi bi ara izlerim diyodum. Arkadaşım Yella izlediğinden bahsetti. Ben de merak ettim açtım bugün ve bir oturuşta ilk sezonu -10 bölümü de hüplettim. Dizinin Osmanlı tarihi ile fantastik dünyayı birleştirmesi hoşuma gitti. Dizinin ana konusu; İstanbulda Ölümsüzler denen bir grup ölümlüler için tehdit oluşturmaktadır. Ve ölümlüleri öldürecek tek kişi 'Muhafız' dır. Hakan(Çağatay Ulusoy) ise son muhafızdır. Ölümsüzlerin sonuncusunun tek derdi biricik aşkını geri getirmektir. Neyse çok spoiler vermiyim. Hoş şu an spoilerın hasını verdim o ayrı :D  İzleyiniz ;)

Şeker Kaplı Belgeseli ; Bunu da youtube'dan izledim. Şeker ve şekerin zararları üzerinde ayrı bir yazı yazacağım ;)


Cumartesi günüm yani dün stresliydi. Dolunaydan mıydı bilmem aşırı gergindim. Uykumu iyi alayım diye öğlene dek uyudum. Sonra da işte bişiler oldu. Ama iyiyim.

Pazar günüm güneşli pazar:

Bugün Yella eşi ve kızı geldiler. Birlikte sahilde yürüdük. Kahve içtik. Yazdan kalma bir gündü.





Yella ve kızı salıncak da sallandılar ve fotoğraf çekindiler. Aklımdan babam ve çocukluk anılarım geçti. Sonra şu üstteki salıncağın fotosunu çektim: sırf bloğuma not yazmak için. Benim de parkta salıncaklarda, Ayı yogiyle ve dinazorla fotolarım var. Küçükken babamla çok takılırdık. Ben büyüdüm ve dünya değişti. Babamla yine iyiyiz ama çocukken çok daha mutluyduk. Ben de salıncak da sallandım ve büyümeyen bir yanım olduğunu bir kez daha farkettim.Ve büyümek istemiyorum...

Böyle işte sevgili bloğum anı defterim, hedeflerime ulaşamadığım, depresif olduğum, işte yorulduğum, kitap okumadığım bir hafta geçirdim. Ama olsun hayat güzel ve ben sahip olduğum güzelliklere şükrediyorum..


Mermaid











20 Aralık 2018 Perşembe

Planlarımı gerçekleştiremediğim Çarşamba


Kabak ve örtünün uyumuna bayıldım. Bu bayan ressamın evinden :) Aslında öylesine koymuş kabağı göreyim ve pişirmeyi unutmayayım diye. Ama ben masadaki duruşunu sevdim: farklı, otantik, biraz da eski zamanımsı duygular uyandırdı ben de.



















Gelelim yazının ana konusuna. Güya bugün okuldan gelince yemek yiyecek, dinlenecek sonrasında kahvemi içip ders çalışacak bitaz kitap okuyacaktım. Sonra Leslie ile sporumu yapıp uyuyacaktım. Ancak ne yaptım?


Okul sonrası arkadaşım Bayan Ressama gittim. Onun için netten suluboya malzemesi baktık beraber. Netten alışveriş konusunda iyi değil. Yardımcı olmayı zaman kaybı görmüyorum. Bunu anlatma nedenim yeni bir şey öğrenmiş olmam.  Bayan ressam genelde suluboya çalışmıyor; yağlı boya yapar.  Bu ara sulu boya yapmaya vermiş kendini. Kaliteli ve resimcilerin kullandığı suluboya markaları öğrendim onunla. Benim gibi resimle ilgili uğraşı 12 yıllık zorunlu eğitimdeki resim dersiyle sınırlı kalan biri için yeni bir bilgi oldu ;) Misal arkadaşım winsor newton kullanıyormuş. Elinde de vardı. Misal sulu boya fırçasını hafif ıslatıp boyaya değdirince anında renk veriyor. Talent Van Gogh da iyi bir markaymış mesela. Fiyatları da tuzlu baya :/ Ancak kalite için değer diye düşünüyorum. Bir de ben sadece guaj ya da yağlı boyaları tek tek ve tüp tüp satılabiliyor sanıyodum sulu boyalarda da o imkan varmış.

Sonra eve geldim. Yemek yedim ve biraz uzanayım dedim. Uzandım sözde 15 dakika uzanacak, kalkıp bir kahve içecek ve ders çalışacaktım. Ama naptım 23.45'e dek uyudum :/ Şu an saat 01.26. Bloğa yazıyorum. Yıkanmaya bekleyen bulaşıklarım var.  Yazım bitince onları yıkayıp yatıcam.

Uykuya ihtiyacım vardı heralde. Ama cidden üzüldüm. Zamanımı verimli kullanamıyo gibi hissediyorum. Zaten bu ara zaman ve zamanın kıymetini bilmeye takmış durumdayım.

Tez çalışmamda ilerleyemiyorum bu da benir geriyor. Bir de bu hafta artık netleştirmem gereken şeyler var.

Yarın akşam da arkadaşlarım gelecek yemek yiyeceğiz. Anlayacağın tez için pek bir şey yapamayacğım. Bir de daha yazılı hazırlamam gerek haftaya için  :/

Öyle işte bloğum.

Mermaid

17 Aralık 2018 Pazartesi

Evden dışarı çıktığım bir pazar günü

Pazarları pek dışarı çıkmam genelde evdeyimdir. Genelde, sadece ildışına ya da geziye falan gittiysem pazar evde olmam. Evden kastım ailemin evi. En güzel pazar evde kardeşimle geçirdiğim pazardır. :)

Bugün istisnai olarak evden çıktım. Garip geldi. Dersane arkadaşlarımdan bayan güvenlik ve bayan medikalle buluştuk. Uzun zamandır görüşmemiştik. Onların ve benim zamanımın uyuştuğu tek zaman dilimi bugündü buluşalım dedik. 


Kafe Naz'da buluştuk. İlk kez oturdum. Ve  ben yandaki ''Madam'ın Kahvesi Ada Esintisi' ni içtim. Damla sakızlı türk kahvesi :D Artık farklılık adına satış adına süslü isimler günümüzde yaygın malum. Lezzeti güzeldi. Yanında tarçınlı karanfilli şerbet ikramı vardı. Sunumu beğendim.
Yandaki ciciler kızlardan. Çorap ve havlu bayan medikalden, küpeler bayan güvenlikten :) Yeni yıl yaklaşıyor.. 2019 bakalım bize neler getirecek? 2018 fena değildi, sevdim :) 2019 2018i aratmasın herkes için en iyi en güzelini adaleti mutluluğu huzuru sağlığı getirsin..






Eti Burçak'ın bu yeni çıkan fıstık ezmeli kremalı bisküvisine bayıldım :) Dün migrostan almıştım. Yer fıstığına bayılırım!








Pozitif olmaya ve sabırlı davranmaya çalışıyorum. Ama bazen bazı insanlar beni çok zorluyor.. Olayların abartılmasına sinir oluyorum.. Bir de hata yapabilirim ben de insanım yahu! Ayrıca ben zaten vicdan yapan bir karakterim..

Kesişen yazgılar şatosunu henüz bitirmedim :/ Ayrıca bu hafta teze dair bir şey de yapmadım. Hedefim yarın kütüphaneye gidip tez için uğraşmak. 

Cambly satın almayı düşünüyorum. İngilizcem gelişsin diye. 

Bir de herkes kendi yoluna bakıyor. 


İşte böyle sevgili bloğumi anı defterim :)


Mermaid















16 Aralık 2018 Pazar

Haftanın özeti

Haftam nasıl geçti?

Bana kurabiye kavanozlu geçmiş dooomgünüsü süprizi yapan arkadaşıma dedim ki hiç gerek yoktu, o da dediki ''İnsanları mutlu etmeyi seviyorum, onları mutlu edince ben de mutlu oluyorum.'' Bu beni gülümsetti ve düşündürdü. Bir zamanlar ben de çok severdim arkadaşlarıma minik süprizler yapmayı, etrafımdakilere minnoş hediyeler almayı, şartlarımı zorlayıp (Bu kısım önemli) onlara zaman ayırıp mutlu etmeyi. Bunları etrafımdaki herkese yapardım denebilir. Taa ki annem ölene dek. Aynı kız değilim sanırım. Misal bu arkadaşımın lafı beni bayağ düşündürdü. Artık herkesi mutlu etmek beni mutlu etmiyor. Sanırım artık mutlu edilmeyi de hakettiğimi düşünüyorum. Ha yakınlarımı mutlu edip mutlu olmak hala var. Ama artık seçiciyim. Belki de kimlerin yakınım olduğunu anladığımdan.

Tez hocama kravat aldım hediye ve mutlu oldu. O mutlu olunca ben de oldum. Adam iyi biri.


Mikera'nın hala vakti varmış ylisans tez önerisi için! Onun için çok mutluyum!



Yenice yolları karlıydı bu gidişim de :) Yeniceye indiğimde de kar vardı. Ancak yarım saat sonra bir güneş çıktı kar falan kalmadı :/ Ama olsun bu kadarı bile çok güzeldi! Umarım lapa lapa bir daha yağar.



Üst kat komşumun annesi Semiha teyzemden.. Beni hiç aç bırakmıyor sağolsun :) Anne işte.. Unutmamak için koydum buraya..


Migrosta ürünler eski ambalajlı hep ve çok güzeller! Herşeyi alasım geldi :D ruhum mu yaşlıdır nedir ben eski tasarımları çok seviyorum!


Vaşak zamanı (I lossens time) filmini tesadüfen izledim. Şöyle ki aslında amacım Nuri Bilge Ceylan 'ın bir zamanlar anadoluda filmini izlemekti. Bir arkadaşımın instagram hikayesinde gördüm ve izleyeyim dedim. Hiç fikrim yoktu filme dair. Filmi  jetfilmizle den açtığımda film onun değil gibi geldi ancak emin olamadım. Oyuncuları da bilmiyorum. İzlemeye başladım. Film yabancı bir yerde geçiyor. Ha anadoluyla bağlantı kurulacak ha bişeyler değişecek diye diye filmi bitirdim :D Hatta ne alaka dedim bu film ve anadolu :/ Meğer film o film değilmiş! Film giriş kısmında adı yazıyomuş ama dikkat etmemişim :/ Filmin konusuna bakıcak olursak film;bir cinayet ve sonrasında bir akıl hastanesinde bir proje üstünde çalışan araştırmacı bir kız, bir papazdan bir hastayla ilgili yardım istemesiyle başlıyor. Hastanın öyküsü filmin ana konusu. Papaz bir bayandı ve buna çok şaşırdım. Çünkü bayanların papaz olabileceğini bilmiyordum (!)

Böyle işte sevgili bloğum, anı defterim ;)

Mermaid


9 Aralık 2018 Pazar

Nestor Lokması & 2N

Nestor Lokması

 Bu haftaki keşfim :D Çanakkaleliyim ilk kez öğreniyorum. Burda Troypark Avm diye bir yer var. Onun içindeki orta yerdeki kahvecide gördüm ve merak edip aldım Maşallah bu yıl 2018 Troya yılı olması, Troya Çanakkale'de olduğu için pek çok hediyelik de troya 2018'i görüyoruz. Zaten 2018 Troya yılı nedeniyle bol bol etkinlikler de oldu burda. Neyse ana mevzuya döneyim. 😅Lokma deyince tatlı birşey olduğunu düşünmüştüm ancak değilmiş :/  Farkı tahıl unlarından yapılmış peynirli tuzlu kurabiye. Katkı maddesi yok. Gelibolu'da üretiliyomuş. Adı nerden geliyor? Büyük iskender sefere çıkmadan önce Kahin Nestor'un yaptığı bu lokmalardan yermiş. Ben sadece denedim :D Müptelası oluncak bir şey değil ancak lezzetli ve yenmeli ;)
Yandaki foto salı gününden. Bu aralar en iyi terapi kendi başıma kitap ve kahve. Pek kimseyle dertleşmiyorum. Açıkcası pek kimseyle görüşmek de istemiyorum zaruri şeyler dışında.  Böyle bir kendi kendime kalıp bol bol birşeyler izlemek veya okumak istiyorum . İzleyince aaa zamanım boşa geçti diyorum. Sonra bir iç hesaplaşma. Kendine yüklenme hiç bir zaman boş zaman değildir diyorum. Kardeşime zaman ayırıyorum, kültürel açıdan değişik şeyler öğreniyorum. Kafamı dağıttıran komik diziler izleyip psikolojimi düzeltiyorum. Örneğin şu aralar izlediğim kore dizisi  : Tale of fairy. Fantastik veya hayaletli komedi türü kore dizilerine bayılıyorum.

 Pazartesi ve salı günleri bol bol yürüyorum. Sahilin tadını çıkarıyorum.

Bir boşluktayım özetle. Hele şu son 3 gündür salmışlığım tavan. :/ Diyet, tez iptal. Hep düşünüyorum tezi hep. Ama icraat az işte.

Tez neydi?Tez stresti, tez düşünmekti. Düşünüp yorulmaktı.
Bu ara hep yanlış işle uğraşıyomuşum gibi hissediyorum. Yani şey gibi insan sevdiği işi yapınca mutlu olur ya sanki sevmiyorum gibi bilmiyorum.

Bitanecik mikeram ylisansı bıraktı ve onun için üzgünüm. Konuşamıyoruz çünkü o canı sıkkınken telefonla konuşmayı sevmez, yalnız kalmanın ona iyi geldiğini söyler. Hala aklımda onunla mülakata gidişimiz. Hey gidi zaman.. Böyle bitmemeliydi. Bu hayalkırıklığını hak etmiyordu. Umarım umarım tekrar dönmesinin bir yolu vardır.

Gelelim 3N'ye.  Serrose'nin bir yazısında gördüm Ne dinliyorum?
Ne okuyorum? Ne içiyorum?. Dedim ki bloğumda ben de böyle birşey yapayım hem tavsiye gibi olsun hem de gelecek için kendime not olsun. Temelde 2 veya 3Nli soru yapıcam. Ancak duruma göre her hafta farklı farklı Ne'ler yapıcam :D

Ne okuyorum? :

Italo Calvino :Kesişen Yazgılar Şatosu

Ne İzliyorum? 
Mehmet Gürs tarafından hazırlanan 'Grundig Ruhun Doysun  Gıdaya saygı' youtube videolarını ve

Tale of Fairy  (Mama fairy and woodcatcher)


-Mermaid-







7 Aralık 2018 Cuma

Süpriz, Salep, Kış

Merhaba bloğum,
Soğuk bir cuma akşamından selamlar!
Yarın açıköğretim sınavları var, o yüzden çanakkaleye geçmedim.
Burayı seviyorum. Benim hem işim hem gizli mabedim.

Dün arkadaşım Ades bana süpriz yaptı :) Kendiyle aynı okulda çalışmıyoruz artık ama hala görüşüyoruz ve çok seviyorummm.  Doğumgünümü kutlayamamak içinde dert olmuştu hep söyleyip duruyordu. Bu yıl doğan bebeği biraz hassas ve alerjik bir rahatsızlığı var. O yüzden kendi için de pek birşey yapamıyor zaten.

Dün okulda nöbetçiydim. Eşiyle aynı okulda çalışıyoruz. Eşi bana bir hediye paketi verdi ve Ades yolladı dedi. Bir mutlu oldum dedim tenefüste bakarım :D Sonra 1. derse gittim kapı çalındı ve öğrenciler kargonuz var dedi. Ben yine şok noluyo dedim :D Tenefüse çıktım, öğretmenler odasında  iki hediye paketi açtım. Bir tanesi el emeği süslemeler yapılmış cam bir kurabiye kavanozu ve içi benim sevdiğim şekersiz kurabiyelerden dolu! Diğeri ise üzerinde Türkan Şoray baskısı olan bir kupa. İkisinin de yanında notlar :)

Ades evime geldiği bir gün, evin girişindeki mantar panoda asılı Türkan Şoray posterini görmüş. Düşünmüş ki ben Türkan Şoray'ı çok seviyorum, o yüzden özel bir şey olsun diye o kupayı almış. Aslında o posterin arkasında geçen yılın takvimi var. Ama bir şey demedim. Aksine düşünceli olduğu için, benim için özel bir ley yapmak istediği için çok mutlu oldum Ha Türkan Şorayı severim ;)



2. derse girdim. Öğrencinin biri geldi ve müdür yardımcısının beni çağırdığını söyledi. Bir gittim 'kaktüs' verdi bana. Yine Ades'ten :D 'Kaktüsler gerçek dostlara benzerler. Arada bir sularsın ama sana darılıp küsmezler hep ordadırlar'. Bu tarz bir cümle geçen not yazmış bir de.

3. dersin bitimindeki tenefüse çıkarken 5. sınıflar sınıf kapısının önünde 'iyi ki doğdunuz öğretmenim' demezler mi! Bir de hediye aldım :D Yine Ades'ten :D Küçükprensli bir ayna :) Bu son süprizimdi. O kadar mutlu oldumki! Anlatılmaz yaşanır! :)


Salep,




Yenicenin meşhur tek pastanesinin iki şeyi çok güzeldir : Patenli keçi sütlü dondurması ve Keçi sütlü salep. Bugün uzuun zaman sonra ilk kez salep içtim.

Salep içerken aklıma babam çalışırken hükümet konağına gittiğim zamanlar geldi. Hükümet konağının çay ocağının salepi çok doğal ve güzel olurdu. Hep ondan söylerdi babam bana..

İnsanlar büyüdükçe, yaşlandıkça, yaşadıkları şeylerin etkisiyle değişiyolar. Ben acaba yaşlanınca nasıl olucam? Her sene kendimi farklı hissediyorum.

Kış geldi. Özlemişim. Ki ben yaz insanıyım aslında. Ama işte her mevsimin tadı ayrı. Lapa lapa kar yağsa keşke..

Mermaid





3 Aralık 2018 Pazartesi

Haftanın filmi: ''Hedefim Sensin'' (Bir Ata DEMİRER filmi :) )

Daha önce almış olduğum 'Her hafta sinemada bir film' kararımı başarıyla uygulayabiliyorum çok şükür! :)

Bu hafta'nın filmi senaryosu Ata DEMİRER'E ait olan Hedefim Sensin oldu :) Ata Demirer'i çok severim. Sıcakkanlı içi dışı bir tip gibi gelir bana. Ayrıca gerçekten duyguları, olayları güzel gözlemleyip onları sinemaya aktarabiliyor.

Ata DEMİRER'in Çanakkkaleyi (memleketim) çok sevdiğini bilmeyen yoktur sanırım. 'Eyvah Eyvah' film serisi Bozcaada ve Geyikli'de geçiyordu izleyenler bilir. Zaten yazları Bozcaadaya mutlaka gelir. Bir keresinde Bozcaada'da görmüşlüğüm var kendisini. Hatta fotoğrafımızda var :) Kuzenlerimle onu yemek yerken görmüştük. Yanına gitsek mi fotoğraf istesek mi derken adamın dikkatini çektik ve sevimli bir gülümsemeyle eliyle bize gelin işareti yapmıştı. Fotoğraf çekinmiştik. :)

Gelelim Hedefim Sensin'e :)



İstanbulda yaşayan Zekeriya (Ata Demirer) evde kendi yaptığı çiğ köfteleri tepsisiyle meyhane masalarını gezerek satış yapan biridir. Bir gün mafya çatışmasına karışır ve İstanbuldan kaçar. Kendini Gökçeadaya atar. Burda Leyla (Gonca Vuslateri), Yarım Hasan(İlker Aksum), Hafize (Demet Akbağ) ların yanında çalışmaya başlar. Olaylar gelişir. 

Filmde Erkan Can'ı da bir mafyababası olarak görüyoruz. 

Spoiler vermek istemiyorum. Bol gülmeli bir filmdi. İzlerken hayattan uzaklaştıran nadir filmlerden oldu benim için;)  Bazı yerler de eyvah eyvahvari geldi ama bu rahatsız etmedi beni.

Filme notum 5/5. 

Mermaid

27 Kasım 2018 Salı

Fantastik canavarlar 2: Grindelwald'ın suçları


Bu haftamın filmi Fantastik Canavarlar 2 : Grindelwald'ın suçları  oldu :) Ucu ucuna yetiştim seansa ;) Fantastik dünyaya oldum olası bayılmışımdır! Özellikle de J.K. Rowling'in kalemiyle yarattığı fantastik dünyaya :) 

İki çok sevdiğim aktör vardı filmde: Johny Depp (Grindelwald) ve Jude Law ( Albus Dumbledore). 

Film serinin ilk filmine göre çok çok daha iyiydi. Süpriz ve 3. film bir an evvel gelsin denecek bir sona sahip! İzlemeyenler izlemeli!

Konusuna gelecek olursak;
Scamandercığımız ingilterede ülke dışına çıkış yasağı almıştır ve bu yasağın kalkması için iki şart vardır. İlk şart; bir obscrus yakalamak ve tabi ki öldürmek. Çünkü sihir bakanlığı çözüm yolu budur. İkinci şartsa ingiliz sihir bakanlığına katılmak. Ancak scamander bizi , scamanderlığını yapar ve görevleri kabul etmez. Ancak Dumbledore'un özel isteği ve üzerine olaylar öyle bir gelişir ki kendini birden 'Paris' e kaçmış halde bulur. Filmde Tina, Tina'nın ablası, Kowalskiyi de Pariste görüyoruz. Ancak Paris de birileri daha vardır : 'Grindelwald'  ve onu izleyen İngiliz sihir bakanlığı ;içlerinde Scamender'ın ağabeyi ve nişanlısıyla.

Bu kadar spoiler yeter bence :)

Filme notum 5/5. Bir de mutlaka sinemada izleyin. Tadına varın ;)

Mermaid


21 Kasım 2018 Çarşamba

Haftanın sinema filmi : 'Her şey seninle güzel''

Bakalım başarabilirsem her salı, salı olmazsa da fırsat bulduğum an sinemada bir film izlemeyi düşünüyorum :)

Bugün tez hocamla görüşmemden sonra son dakika 'Her şey seninle güzel'' filmine yetiştim. Mert Fırat, Burcu Biricik, Hazar Ergüçlü ve İlker Aksum gibi çok sevdiğim oyuncular var başrolde ve uzun zamandır merak ediyodum. İyi de oldu ;)

Filmin konusu; Emre (Mert Fırat) ve Deniz (Burcu Biricik) bir dönem sevgililik yaşamış iki yakın arkadaştır. Deniz ve Emre 30 yaşına geldiklerinde kimseyle evlenmemiş olurlarsa evleneceklerine dair bir anlaşma yapmışlardır. Ancak 30 yaşına 3 hafta kala, Deniz, Emre'nin başka biriyle evleneceğini öğrenir : Melisa (Hazar Ergüçlü). Önünde biricik aşkını elde etmek için 5 gün vardır; yani düğüne 5 gün. Melisa ve Emreyi ayırma maceralarını izliyoruz filmde. İlker Aksum filmde Denizin iş ve yakın arkadaşı 'Bubu'yu canlandırıyor.

Filmde bol bol klişeler, düğün ve veda partilerinde biraz yabancı esintileri gördüm. Ancak sonuç gerçekçi ve olması gerektiği gibiydi. Değişik bir filmdi. Melisa ve Emre arasındaki yaş farkı, Melisa'nın saflığı nasıl desem biri çocuk biri abi gibi kalıyodu. Melisa gereksiz iyiydi.

Neyse tamamını anlatmak istemiyorum fazla spoiler vermiyim şimdi.

Filme notum : 4/5.

Film ben de neyi düşündürdü? : 'Geç kalma, yap, söyle!'

Mermaid

19 Kasım 2018 Pazartesi

Yağmurlu Pazartesi : Starbucks & Mermaid'in ısırgan çırpması


Yağmurda ıslanmış Mermaid, Kordon Starbucks'dan size  selam eder! 

Çanakkale yağmurlu, evde olsam ya da ıslanmasam (kitaplarım, ayaklarım sucuk oldu 😭) hoş gelebilirdi ama şu an hiç hoş değil:/ Hoş olan tek tarafı tam ders çalışmalık. :)

Her pazartesi olduğu gibi kordon starbucksa ders çalışmak için geldim. Burayı cidden seviyorum! Burası 28-29-30 yaşlarımın mekanı oldu :D Her zaman olduğu gibi misto içiyorum. Yeni yıl yaklaşınca starbucks tek kullanımlık bardakların desenleri değişir. Dönemlik içeceklerden bu döneme özgü Gingerbread latte ve Toffe Nut latte satışı başlar.  Bu yılki yeşilli tasarıma bayıldım! 

Gingerbread latte, Toffe Nut latte ve kordon starbucks, bu üçü birden  bana annemin hastalığının ciddileştiği son günleri hatırlatır. Hüzünlenirim. Geçen yıl bu iki içeceği içmemiştim. Geçen hafta içtim. Bu sene sağlık sorunu yok derken kuzenimin kızı  Su'nun dizindeki kitle - tümörü düşündüm içerken. Umarım sadece basit bir kitle olarak kalır.

Geçen hafta tez hocamla görüştük uzun uzun konuştuk. Açıkcası bana bu kadar uzun zaman ayırmasına şaşırdım. Ve  ne kadar bilgili olduğunu farklı bir hoca olduğunu daha iyi farkettim. Biliyorsun arada ona da kızmışlığım var. Öğrencilerini anlattı. Zaten bir çoğunu ben önceden araştırmıştım hepsi çok başarılı. ''Ben de öyle başarılı olabilir miyim acaba? Sonra yurtdışına gidemeyceğimi düşündüm. Kardeşimden ayrı 1 hafta geçiremiyorum!  Ancak kongre kısa süreli eğitimler için gidebilirm! Çalış mermaid! Umutsuz olma başarabilirsin!'' 
Yaş kaç olursa olsun öğrenci sendromu, stres değişmiyor. 


Bu aralar etrafıma karşı daha ilgiliyim. Hayvanları inceliyorum bitkilere daha çok dikkat ediyorum. Dün sabah da bahçedeki otları incelerken ebegümeci ve ısırgan olduğunu farkettim. Isırganlar o kadar fazlaydı ki bunlar boşa gitmesin dedim. Isırgan faydalı bir ottur ve her yerde yetişebilen kendiliğinden biten bir ottur.  Faydaları için özetle tık tık

Isırgan kaşındırıcı tahriş edici bir bitkidir. Bu yüzden babamın bahçe eldivenleri ile toplayıp yıkadım. Sonra da ısırgan çırpması yaptım fırında. Isırgan çırpmasının farklı farklı tarifleri var nette. Ben burda bir komşumuzdan öğrendiğim tarifi biraz kekimsi hale getirerek kendimce birşey yaptım. Dur isim de vereyim 'Mermaid'in ısırgan çırpması' :D

 Yaklaşık yarım kilo ısırganı iyice yıkadıktan sonra 1-1,5 su bardağı sıcak suyla 2-3 dakika haşlıyoruz. Haşlama suyunu bir kenara ayırıyoruz. Isırganları küçük küçük doğruyoruz. İçine 1 yumurta, 1 sb yoğurt, yarım sb zeytinyağı, 1 sb lor peyniri, 1 paket kabartma tozu, 2 sb un ekleyip kaşıkla karıştırıyoruz. Tepsiyi yağlayıp fırına atıyoruz. Ben maşınga (Soba) nın fırınına attım. Sanırım 180-200 derece denk gelir normal fırında. 15 dakika da pişti. Gayet de mis gibi oldu :D


Ayırdığım ısırgan otu suyunu ise henüz kullanmadım ancak saçlarımı yıkarken son durulama suyunda kullanıcam. Onu da deneyimleyince yazarım ;)

Bu dönem haftada bir gün (Cuma) farklı bir liseye görevlendirme gidiyorum. Çok güzel bir kütüphaneleri olduğunu keşfettim bu hafta. Keşke bizim okulda da olsa.. Umarım olur okul düzene girince, malum 3 okul eğitim yapıyoruz. Neyse ordan Dan Brown'ın Başlangıç aldım. Şu an onu okuyorum. İyi geldi ;)

Şu an aylık para-borç işlerimi halletmenin, bloğa yazmanın huzurunu yaşıyorum mutluyum :D  Evet artık ders çalışabilirim. 

Mermaid'den çokca sevgiler





12 Kasım 2018 Pazartesi

Sendromlu pazartesi : 'Ya tez bitmezse?'

''Bütün büyük işler, küçük başlangıçlarla olur.'' Marcus Tullius Cicero

Pazartesileri boş günüm okula (işe) gitmiyorum. Pazartesi demek benim için evden çıkıp starcuksa oturup yüksek lisans için bir şeyler yapmak demek; şu an olduğu gibi.

Dün akşam ve bugün ilk kez ya tez bitmezse dedim. Bugün starbucksa ilk oturduğumda aklımdan ilk geçen 'napıcam? ya bu tez bitmezse oldu?' . Mideme kramplar girdi. Zor nefes aldım. Dostum Mikera'nın tez stresini yaşayış biçimi bana mı bulaştı bilmiyorum.  Bunu da düşündüm. Aklıma hocamın 'bakla hikayesi' geldi. Bana büyük görünen şeyler küçük başlangıçlarla bir şekilde biter demişti. Biraz sakinleştim evet bitecek mermaid dedim. Az önce yine strese girdim ve instagrama gözatayım az kafam dağılsın dedim. Ve karşıma en başta yazan cümle çıktı. Kadersel geldi. Ha tez çok büyük bir olay değil ama nası desem 'büyük  bir olay' benim için.

Hala tez konum, problem durumum, yöntemim belli değil. Çok düşünüyorum; işe yarar bir şey olmasını, etik olarak uygun şekilde planlamasını vs. Aslında çalışmak istediğim konu, tez önerim farklıydı ancak katılımcı bulmak sıkıntı oldu ve şu an değiştirmek zorundayım. Dünyayı kurtaracak değilim ama bir faydası olsun istiyorum. 

Sosyal bilimci gibi düşünmek de beni zorluyor. Hem de bayağ. Bazen yanlış yerde miyim dediğim de oluyor. :/ Sonra dersleri zevkle aldığım geliyor aklıma, ufkumun açıldığı. 

Uzun bir zamandır böyle stres olmamıştım. Sosyal bilimci gibi düşünemiyorum filan diyorum ama istiyorum bu tez bitsin hakkaniyetle güzel şeyler başarayım. Mükemmeliyetçi değilim ama düşünürken hiç bir şey yapamamaktan tezimin bitmeyeceği düşüncesinden kurtulamıyorum.

Neyse ben teze döneyim. 

Bana şans dileyin. Umarım hazirana kadar kafamdakileri netleştirmiş tezimi yazmış üstüne bir de temmuz ağustos gibi doktoraya filan geçmiş olurum.

Mermaid


4 Kasım 2018 Pazar

Ekim ayı raporumm : depresiflik

Uzuncadır giremiyorum. Giresim de gelmedi açıkcası.
En sevdiğim mevsim yazın bitmesinden mi, mevsim dönümünden mi, iş-ylisans temposunun başlamasından mı, bazı özel ve beni bıktıran bir konudan mı, 2 yıl önce bu zamanlar nnemin yoğun bakım-servis zamanlarını hatırlayıp hüzünlendiğimden mi bilmiyorum depresifim bu aralar. Enerjimi yükseltmek için elimden geleni yapıyorum.
Tezime ilişkin hiç bir şey yapmıyorum(!). İçime sinmiyor. Laboratuarı özledim çok..
Bir ara eskişehire gidip geldim mikerayı görmeye. Fal baktırdım ve falcı resmen saçmaladı. Hayır zaten çok inanmam bu işlere ama bu cidden komikti.
İçimi kıpırdatan, özgür bırakan bir an yaşadım ama anla sınırlı kaldı. Üzgünmüyüm bilmiyorum zaman gösterecek..
Bu ara önceden sevdiğim bir youtubera karşı soğudum. 'İnsanlar ünlenince değişebiliyor' klişesinin gerçeği kendisi.. Videoları eskisi gibi gelmediği için yorum yaptım biraz daha özenli davransın diye olumlu eleştiri yorumama sinir olmuş. Ki ilk kez yorum yapıyorum. Bi başka önceleri artık takip etmediğim gezginlerden birine 'reklam' larından ötürü eleştiri yapmıştım. Çünkü sürekli plaza yaşamının sıkıcılığından, az para ve eşya ile dünyanın gezilebileceğinden bahsedip 'reklam' yapmalarını saçma bulmuştum.  Ha şimdi farkediyorum, 'içerik üretip' 'youtube'dan para kazanmak' olaylarını.. Bilmiyorum artık sahte geliyor dilediğim işi yapıyorum, düzene uymuyorum cümlelerini..
Para mevzularından hiç hazetmiyorum. Hala çocuk gibi görülmekten de..
Diyetim bu ay gitmiyor. Yarın diyetisyene gideceğim.
Bu ara anneme olan özlemim acı veriyor. Ağlama krizlerim var ve herşey bana onu hatırlatıyor. Bir de etrafımdaki insanların öleceğini düşünüyorum. Bu arada ben, kendim ölmekten korkmuyorum.
Şimdi kalkıp pazar temizliği ve yemek yapıcam. Üzerine leslie ile spor. Sonra hastaneye ananeme gidicem ve ona zeytin götürücem. Kardeşim sevdiği müziği açıp bilgisayarı önüne koymamı sabırsızlıkla bekliyor şu an.

Görüşürüz bloğum, anı defterim, dert ortağım...

Mermaid





4 Ekim 2018 Perşembe

eylül ayı raporu :D

nerde kalmıştık diye başlık atacaktım, vazgeçtim :D

Neyse hakkaten nerde kalmıştık bloğum? En son 13 eylülde yazmışım birşeyler..

Tez hocamla görüştük ve büyük ihtimal tez konum değişiyor :)

Düğünler bitmiyor, bitmiyor, bitmiyor..

Değiştiremeyeceğim şeyleri kabullenip yaşıyorum :)

Unutkanlık ve kafa karışıklığım için randevu aldım. Ya yaşlanıyorum ya vitaminlerim bişeylerim eksik artık bi baksınlar bana :D Güldüğüme bakma çok üzülüyorum.. Limo stresten böyle olduğumu söylüyor..

Eğer bir şey çıkmazda mikera ile buluşucaz :)

Bir de birşey var ama sonra anlatıcam. :)

Speaky'deki abazalardan sonra nihayet ingilizcemi geliştireceğim brezilyalı bir arkadaş edindim. Çok mutlıuyum ve arkadaşımı çok seviyorum!




Bu şarkı farmakologun sevdiği şarkıymış :) 

Neyse ben yatar :) 


Mermaid

13 Eylül 2018 Perşembe

Bitmeyen doğumgünümm

Merhaba,

Doğumgünüm geçeli oluyor 1 aycık. Doğumgünüme ilişkin bir uzuunca bir yazı yazacaktım ama olmadı..

Yaş oldu 30 :D O günü güzel geçirmiştim.. Ancak doğumgünüme sayılı günler kala 30 oluyorum şunu yapmadım, şu olmadı gibi düşünceler ve 30umu göremeyen anneme özlemim depreşmişti.. 30 olunca rahatladım ya! Ve 30umu seviyorum! His olarak henüz 20lerimde hissetsem de 30 güzel bir yaş ;) Her yaşın ayrı bir güzelliği var bir daha 30 olmuycam :)

Dün sütlü kahveyle buluştuk. Onunla ayrı yerlerdeyiz yazları. Doğumgünümü birlikte kutlayamadıydık. Dün bana aşağıdaki hediyeleri verdi. Unutmak istemiyorum ve burası anı defterim burda da durmalı :)





Yandaki kitabı bir kitap fuarından almış ve imzalı!




Sapdaki  ise bir zamanlar en sevdiğim söz 'Hayat kısa kuşlar uçuyor'. Hala severim ama içimi burkuyor hayat kısa'dan sonraki kısmı söyleyemiyorum hep aklıma annemin ölümü geliyor nedense..
Ama bu hediye hoş yine de ;) Çok mutlu etti beni!






Öyle işte bloğum. Şimdi oturup biraz ders çalışıcam.


-Mermaid-



9 Eylül 2018 Pazar

Haftanın raporu & to do list

Okul öğretmenler için başladı bu hafta. Senebaşı toplantısı yaptık yeni arkadaşlarla tanıştık. Okul ortamı bu yıl daha iyi olacak gibi hayırlısı :)
Seminer çalışması kapsamında J. Gatto'nun 'Eğitim bir kitle imha silahı' kitabını inceledik. En yakın fırsatta bir de kendim okuyacağım. Pek mantıklı gelmedi ama :/ Alternatif eğitim yaklaşımları açıkcası bana gelişmiş toplumlarda uygulanabilir gibi geliyor. Bu konu üzerinde uzunca yazacağım daha sonra.

Haftaiçi evimi temizleyerek ve arkadaşlarla buluşarak kavuşarak ( 💖) geçirdim :)

Arkadaşıma destek olmak istedim. Ama o karşılığını pek hoş vermedi. ne diyim nazı bir bana geçiyor. İyi olsun mühim değil..

Haftasonunu halı yıkayarak ve yalnız kalarak geçirdim. Birtanecik kardeşimsiz ev bomboş. Onunla 5 günden ayrı kalmaya alışkın değilim ve bir haftadır yok. Allah kalıcı yokluğunu göstermesin (amiiin)
Dün ingilizcem gelişsin diye speaky uygulamasına girip bir iki chat yaptım. Hep küçükler denk geldi ve çok güvenilir gelmedi. Bir tanesi sürekli foto atmamı istedi :/ İnternet güvenli gelmiyor bana bu konularda ne yazıkki...Ayrıca güvenlik adına kendim hakkında çok bahsetmeyip yazışmak da zorlandım.

Speaky'i youtube ve instagramdan takip ettiğim Çilem Akar isimli tatliş bir okutman (artık öğretim görevlisi olarak geçiyormuş). İngilizce ve hayatla ilgili paylaşımlarını seviyorum :) Speaky ve benzer dil öğrenmek için kullanılan yabancı arkadaş edinme sitelerini anlattığı vlogunu aşağıya bırakıyorum.


Gelelim yapmam gereken tonla şey olup yapmadığım herşeye :/ Bari burda bir yapılacaklar listesi (to do list) oluşturayım haftaya ne kadarını yapmışım bakarım ;)

  1. Zümre raporlarını hallet (mümkünse bugün).
  2. Deney planlarını hazırla ve eksik malzemeleri tespit et.
  3. Düşündüğün proje fikirlerini worde yaz ve çıktısını al.
  4. Dönem boyunca kullanacağın ders ve öğrencilerle ilgili notları alacağın defterini ayarla
  5. Yıllık planları ayarla
  6. Her gün ingilizce için 30 dakika ayır
  7. Her gün leslie ile 4 mil yürü veya açık havada tempolu 45 dakika yürüyüş üzerine bölgesel çalış(1 gün arayla)
  8. Tez için her gün 1 saat ayır ve tez konunu bu hafta hallet. Onun için önümüzdeki iki gün süründüğün tez konunla alakalı kitabı bitir.
  9. Her gün 1 saat sadece kitap oku.
  10. Sedayı geçen hafta görmedin ona uğra. Bunu yarın(ptesi) hallet.
  11. Gereksiz düşüncelere kendini kaptırma herşey olacağına varır.
Haftaya pazar bunlara bakıp kendimi değerlendiricem. 

Hadi bakalım ertelemiyim ve hemmen başlıyım. Önce sporumla :) Daha evişi var ;(

Mermaid




5 Eylül 2018 Çarşamba

Çocukluğuma sevgiler 'Tchaikovsky- waltz of flowers'

6. sınıftayken müzik öğretmenimiz sınıfa teyip getirmiş ve bize klasik müzik bir parça dinletmişti. Parça çok hoşuma gitmişti. Adını sölediyse de duymamış ya da anlamamıştım. Ama film olur, mekan olur nerde çalarsa çalsın o öğretmenimizin çaldığı müziği tanır ne olduğunu bilmezdim. Ertesi yıl 7. sınıfa giderken beni dersanaye vermişlerdi. Dersaneye çok yakın, müzikle ilgili cd-kaset satan küçük bir dükkan vardı. Dükkan biraz elitimsiydi. Bir tarafta cdler, plaklar vardı ve cdlerin çoğunluğu klasik müzik eserleriydi. Dükkanda hep klasik müzik çalardı. Yeşil renkli üzerinde 'Tchaikovsky'' yazan bir cd hatırlıyorum. Dükkan sahibi çocuk 'çaykovski' o demişti. İçimden 't nası okunmaz' demiştim. Neyse o cd nin tipini sevmiştim. Onu alacaktım ama pahalıydı ve en önemlisi bir cdçalarımız yoktu. Ben dersaneye gittiğim zamanlarda bir uğrar bakardım, müzikleri dinler geçerdim. Dersane bitti, o dükkan sanırım işletilemedi kapandı ve ben o cdyi hiç alamadım. Sonra büyüdüm ama klasik müzikle ilgili bir şey alıp da dinlemedim. Zaman için de youtube'dan Beethoven'ın, mozartın, vivaldinin eserlerini dinledim ama Tchaikovsky'inin eseri dinlemedim. Fındıkkıran'ı duydum ama mesela ne izledim ne müziklerini dinledim. Opera ve baleye gittim ama tchaikovsky çaldıysa da haberim yok :/

Dün canım sıkkındı. Malum olay kafamda. Ayrıca dün başağrısından ölüyordum. Neyse youtube'dan dinlendirici müzik mi açsam dedim. Sonra klasik müzikle psikolojik tedavisini duymuştum dur dedim dinlendirici klasik müzik dinliyim. Karşıma dinlendirici klasik müzikler tchaikovski çıktı. Açtım. Aklıma çocukluğum geldi. Dedim keşke o müzik, öğretmenimizin çaldığı müzik çıksa derken bir baktım o çalıyor. Nasıl mutlu oldum. Nasıl.. Çok kadersel geldi.. Sonra açıklama kısmında 'waltz of flowers' yazıyordu. Hemen ona baktım. Evet şarkım buymuş.

Gelecekteki yaşlı mermaide sevgilerle..

                                            'Tchaikovsky -- waltz of flowers'

Mermaid

31 Ağustos 2018 Cuma

Kafa doluluğu

Ah kafam öyle dolu ki! Unutkanlığım, panikliğim, endişeliliğim pik yapmış durumda!

Birinin şiddete uğradığını öğrendim ve kafamda hep o var! Ona yardımım dokunmuyor gibi hissediyorum ve bu canımı çok acıtıyor..

Şiddetten nefret ediyorum! Sevmiyorum arkadaş! Fizikseli psikolojiği hepsi birbirinden berbat!
Bir de biri temiz dayak yediğinde, dövüldüğün de zarar gördüğünde 'haketmişti' diyen var! Neye kime göre haketti acaba? Biri size saldırdığında karşılık vermeyi bir nebze anlayabilirim ama durduk yere sinirlenip pataküt birine dalmanın neresi nasıl haklı bulunur hiç anlamıyorum! Hiç! O tipleri Allah ıslah etsin!  O özür dilemeyen, keyif çatan şiddet uygulayanı da Allah'a havale ediyorum. Olayı görseydim kesinlikle polise de havale ederdim.

Yazacak çok şey var. Ama yazmıycam. Bu yazıyı okuyan kişi ne zaman nerede şiddet göreceğini bilemezsin. Sessiz kalma.

Mermaid


30 Ağustos 2018 Perşembe

Bu aralar bu şarkıya taktım :)



Bu şarkı 2018 yaz ve fethiye tatilim demek benim için. Fiona da  gezide, jeep de söylemişti ne hoş bi andı :)

Sia  ''Cheap thrills''

Mermaid

29 Ağustos 2018 Çarşamba

Fethiye tatilim : Ölüdeniz Tekne Turu ve Jeep Safari, Kayaköy, Fethiye merkez

Merhabalar,

Fethiyeye gitmek ve en önemlisi 'kelebekler vadisi'ni görmek uzun zamandır hayalimdi :) Sonunda gerçekleştirdim! Yakın bir arkadaşım olan Fionayla gittik fethiyeye. Maalesef candostum mikeramla gidemedik, inşallah onunla seneye likya yolunu yürüyeceğiz :)

Gelelim neler yaptık? Öncelikle tatilimiz 3 gece 4gündü. Taaa temmuz başında fethiye öğretmenevinde yer ayırttık. Fethiye öğretmenevi Çalış Plajı na yürüyerek 10 dakika mesafede şirin bir yer. Valla öğretmenler için böyle güzel bir şey düşünülmesi ne hoş havuzlu falan. Ayrıca Fethiye öğretmenevini beğendim ;)

Gitmeden bir hafta önce internetten fethiyede bir turizm firması olan FOCUS TUR 'dan Ölüdeniz tekne turu ve Jeep Safari turlarını satın aldık. Her bir tur 75 tl ve oldukça iyiydi. Jeep Safariyi focusturdan aldık ancak sanırım cadianda tur ile anlaşmalılar ; CADİANDA TUR ile gittik. Bu turun instagram sayfası da var bakabilirsiniz. Her iki turda da içeceksiz öğle yemeği ve rehberlik hizmeti dahil. Her iki turu da incelediğiniz de görürsünüz sabah 9 gibi konaklama yerinden alınıyosunuz ve akşam 6-7 gibi konakladığınız yere bırakılıyosunuz.

İsterseniz çalış sahildeki ya da fethiyedeki marinadaki standlara bakıp ordan da günübirlik turlar alabilirsiniz. Biz vakit kaybetmek istemedik ve önceden bu turlardan aldığımıza pişman değiliz :)

Ölüdeniz tekne turu 

Sırasıyla aşağıdaki duraklara uğradık

  • Kelebekler vadisi Faralya  : Buraya aşık oldum! Zaten görmek istiyordum. Denizi o kadar güzeldi ki! Turkuaz tertemiz vadiyle denizin kesiştiği koyda yüzmek paha biçilemezdi. burda yaklaşık olarak 1 saat mola verdik. Karaya çıkıp kelebekler vadisine girip kelebekleri görmek istedik ancak vadiye girip çıkanlara sorduk Fiona ile ve mesafe çok, kelebeklerde görülemediği için vazgeçtik. Ben doya doya yüzmeye devam ettim! Enfesti.

  • Akvaryum koyu

  • St. Nicholas Adası :  Karaya hiç çıkmadık. Teknemiz demir atar atmaz hemen su aktivitelerine katılmak isteyenler için küçük tekneler yanaşıveriyor. Burda parasailing ve muza binmeniz mümkün. Biz muz benzeri bota bindik ve ben parasailing yaptım. Ayrıca minik tekneler eğer gezi tekneniz mola süresini bitirmişse arkadan sizi yetiştiriyor ;)

  • Soğuk su koyu : Gerçekten buz gibiydi! Rivayete göre bu soğuk suya ne kadar dayanılırsa ömür o kadar uzuyormuş! :D



Hem eğlenmek hem kültürlenmek için mütüş bir tur! Hem uygun fiyatlı hem cidden iyi geçiyor ya!

Öncelikle bu turda bol bol ıslanmaya hazır olun! Çünkü bildiğiniz jeeplerarası su savaşı oluyor. Her araçta kovalarla su oluyor. İsteyen su tabancası alıyor ve başlasın araçlar arası su savaşları. O yüzden tavsiyem lütfen yola çıkmadan mayolarınızı giyin ve üzerine de çabuk kuruyacak yazlık incecik şeyler giyin!

  • Tlos antik kenti : Burda durmuyorlar maalesef. Kısaca 'pegasusun evi' olarak bilindiğinden, likyalıların merkezi olduğundan bahsedilip 2 dakkalık bir foto molası ile yakınından geçiyoruz. Gezebilmeyi isterdim..
  • Yakapark : Burda alabalık sevdik :) Ayrıca kahvenin fiyatı 4tl idi. 
  • Saklıkent kanyon : Mersindeli Lemas kanyonuna benzettim ben. Güya dünyadaki en büyük 2. kanyonmuş (!). Burda kanyonu gezmeseniz de 'rafting' veya  'zipline'  yapabilirsiniz. Ben zipline yaptım ve güzeldi!

  • Çamur banyosu : Valla saklıkentten sonra gittik ama adını hatırlamıyorum. Çok eğlenceliydi ve sanki cidden cilde iyi geliyor ya! :)
  • Gizlikent şelale Biraz uzun ve yorucu bir parkur ancak şelalede yıkanmak mütüş! Şelale yolunun girişinde su ayakkabısı kiralamanızı öneririm ;) Yukarda 'tava dondurma' yemeden dönmeyin ;)


Buraya kendi imkanlarımızla şehiriçi otobüsle gittik. Tabi biz vardığımızda hava kararmak üzereydi. Kayaköy; eski bir rum köyü. Mübadele kapsamında burdaki rumlarla batı trakya türkleri yer değiştirilmiş. Burdan giden rumlar yunanistanda 'yeni kayaköy'ü' kurmuşlar. Batı Trakyadan gelen türkler ise kayaköyde durmamışlar ve manisa civarına yerleşmişler. Şu an köy bomboş. Evler harabeye dönmüş. Oysa mimarisi güzel köymüş. Böyle hayalete dönen yerleri görünce üzülüyorum. O taş güzel evlerde keşke yine insanlar olsa..

Alttaki resmi de orda çektik :) Ne hoş bir durak di mi :)




Şu an kayaköyün civarında tek tük yerleşim var, yemek yenecek yerler var. Burda 'Bülent'in yeri' nde gözleme yiyin ayran için. Mütüştü!!!!

Ölüdeniz Sahil





Burda çok takılmadık. Şöyle bir yürüdük. Açıkcası denizi hakkında fikri yok. Dalgalıydı ancak turkuaz rengiyle ışıl ışıldı :) Burda Gelato Bianco Italian Ice Cream'de dondurma yiyin ;) Ben nutellalı ve baharatlı bisküvili dondurma yedim; lezizdi! Ağzım sulandı bak yine!









Hisarönü

Açıkcası turistik bir yere geldiğimi hisarönü ve ölüdenizi görünce anladım. Hem ölüdeniz sahil hem de hisarönü = pahalı ve yabancılara yönelik mekanların olduğu yerler diye özetleyebilirim. 

Paspatur Çarşı

Fethiyenin merkezindeki hediyelik alınacak  turistik  çarşıs:  paspatur. Kelime anlamı 'eski kent' demekmiş. Paspaturda yemek yenecek mekanlarda var. Paspatur Saliha Sultan'a oturup kahve içmenizi, dondurmalarının ve tatlılarının tadına bakmanızı öneririm. Biz arkadaşımla her gün gittik oraya :) 

Fethiye Marina



Martı kafede yemek yiyin :) Şöyle bir kordon yürüyüşü yapın :)

Çalış Sahil

Mekanlarda 'erikdalı gevrektir' dışında bişiler çalsalar daha hoş olucak. Sahil güzel. Denizi dalgalı bir koyların denizi tutmaz ama güzel yine de. 'Laika' diye bir mekan vardı; oranın canlı müziği tam gençlere-hayalkahvesiseverlere göre. 


Fethiye aktivitelerim bu kadar. Benim önerim en az 5 gün ayırmanız ve turlarla çevreyi gezmeniz. Misal bir daha yolum düşerse 12 adalar tekne turu ve dalyan-iztuzu plajı istiyorum ben  ;) En az 1 günü de merkez kısma ayırmanız. Fethiyenin denizine 10 üzerinden 10 veriyorum. Otobüsleri pek sevmedim :/ Şöförlerin her biri farklı konuşuyo gibiydi :/ Belki de bize öyle gelmiştir; yani inşallah.  Fethiyeyi beğendim yeşilliğini.. Umarım hep böyle kalır..

-Mermaid-



19 Ağustos 2018 Pazar

Diyet serüvenim: ''3 günde 3 kilo verdiren detoks''

Malum diyetteyim. Geçen kontrole gittim ve 2.4 kg vermişim 20 günde. Hepsi de yağ çok şükür.  Diyetisyenim diyet listemi yeniledi. Ona uymaya çalışıyorum. 

Yazının ana temasına gelince bir arkadaşımın yolladığı detoks videosu nu izledim ve uygulanabilir geldi. Açıkcası bu detoks işini çoook anladığım söylenemez. Detoks kısaca benim bildiğim vücuttan toksinleri uzaklaştırmak, metabolizmayı hızlandırmak için yapılan kısa süreli (1-5 gün arası) diyet.

Ben bu detoksu 1 gün uyguladım ve  sonuç : -1.1 kg. :)  3 güne tamamlamadım. Çünkü regl sürecimden mi diyet listeme alıştığımdan mı canım normal yemek istedi ya 😅 

Videoyu izlediğiniz de görüceksiniz ama ben kısaca anlatayım:

  • 75'den yukarıysa bu detoksu ayda 2 kez, 75'den azsa 1 kez den fazla yapmıyoruz. İstersek 1 gün de yapabiliriz. 
  • Detoks boyunca tuz kullanmıyoruz.
  • Türk kahvesi siyah çay da yok. Sadece 1 fincan sadece filtre kahve tüketebiliyoruz. 
  • Günde 1 veya 2 fincan yeşil çay tüketiyoruz.
  • Günümüz 6 öğünden oluşuyor. İlki Kahvaltı gerisi ise 5'e bölüp iki saat arayla tükettiğimiz detoks çorbası.

Kahvaltı: 1 dilim ekmek(tam buğday ya da kepek ekmeği), 1 dilim peynir, 1 haşlanmış yumurta, domates-yeşillik.

Detoks çorbası: 4 yk haşlanmış yeşil mercimek, 4 yk pişmiş bulgur, 4 yk haşlanmış nohut, 250 gr yoğurttan yapılmış yarım litre tuzsuz ayran, sınırsız dereotu ve baharat (pul biber, kuru nane). karıştırıyoruz ve hazır. (3 gün yapacaksanız bunu hergün taze hazırlıyoruz). 5'e böl gün içinde tüket

Örnek uygulama planı:
10.00 Kahvaltı bitmiş olucak
12.00 - 14.00 - 16.00 - 18.00 - 20.00 detoks çorbası.
Aralarda yeşilçay ve filtre kahve.

.Mermaid


11 Ağustos 2018 Cumartesi

Özlem, tutulma, deprem

Yaşasaydı bugün 56 yaşında olucaktı.. Onu öyle çok özledim ki.. Ölüm günü ayrı doğum tarihi ayrı canımı acıtıyor; yokluğu daimi yaram zaten..

19 yıl önce bugün, tıpkı bugün yaşanacağı gibi bir güneş tutulması yaşanmıştı : tarih 11 Ağustos 1999. O günü hatırlıyorum da gündüz vaktiydi ; bir çocuk dergisinden aldığım röntgen filmi gibine benzer siyah -yarı saydam plastikten yapılma güneş tutulması gözlüğü ile evimizin arka balkonundan güneş tutulmasını izlemeye çalışıyordum. Etraf böyle filtre resim gibi renk değiştirmiş gibi gelmişti tutulma olurken. Hey gidi zaman.. O gün onun doğumgünüydü.. Ona sıkı sarıldım mı hatırlamıyorum -küçüktüm- ama inşallah sarılmışımdır. İyi ki benim '.....'

99 dan sonraki o güneş tutulmasından sonra 17 ağustos depremi olmuştu. Bir çok insan depremle tutulmayı ilişkilendirmişti. Depremi anımsıyorum da sabah uyandığımda elektrikler yoktu. Büfeden ekmek ve gazete alacaktım, geçerken  kuruyemişcinin önündeki dondurma dolabının üstünün bezle kapatıldığını farketmiştim sanırım, sahibine niye örttüğünü sormuştum sanırım, o da elektrikler yok ve ne zaman geleceği belli değil demişti. Özetle depremi sabah dışarı çıktığımda öğrenmiştim. Bizimkiler işteydi. Aslında gece onlar depremi duymuşlar ancak ben fosur fosur uyuduğum için habersizdim. O zamanlar böyle teknoloji gelişmiş değil. Şimdi olsa cep telefonundan mobil interneti kullanır bakardım deprem nerde olmuş nolmuş diye..
Sonraki günlerde elektrik geldi; hatta sanırım akşamına gelmişti. Tv 'de uzun süre haberlerde hep depremle ilgili şeyler izledik; enkazdan sağ çıkanlara sevindik, ölenlere üzüldük, o insanların yerine kendimizi koyduk. Ben çocuk aklımla deprem çantası hazırladım hep kapının ağzına koydum yıllarca. Şimdiyse bir deprem çantam yok ama kol çantam hep dibimdedir.

Ney diyecektim. 'Hayat kısa, her anın ve sevdiklerinizin kıymetini bilin'..

Not: Bugün güneş tutulması yaşanacak. Ben bu yazıyı yazdığım da saatler 00.40'dı.

-Mermaid-

8 Ağustos 2018 Çarşamba

MİM : Farkındalık: ''Yıkılmak zorunda olan zihinlerdeki duvar''

Geçtiğimiz aylarda sanırım mayıs ya da hazirandı sanırım; Pink Floyd'un kurucusu Roger Waters ünlü hit parçası 'Another Brick in the wall' şarkısının kullanım hakkını İZEV (İstanbul Zihinsel Engelliler için eğitim ve dayanışma vakfı)  gençlerine 2 yıllığına verdi. İZEV'li gençler ve Selda Bağcan gibi ünlü isimlerin seslendirdiği şarkı eğer 10 milyon izlenme yakalayabilirse zihinsel engelliler için bir yaşam köyü kurulacakmış. Yakınlarını kaybetmiş veya bakacak kimsesi olmayan engelliler için güzel bir proje. Ayrıca şarkının sözlerine bayıldım tık tık  Ben bunu ilk duyunca sosyal medya ve whatsapp aracılığı ile çevremde paylaşmıştım. Dün aklıma geldi bir bakayım kaç izlenme olmuş dedim ve ne göreyim 2,5 milyonda.. Üzüldüm ve dedim ki bloğumda bununla ilgili bir yazı yazayım ve blogcanlara duyurayım. Herkes bir kez izlese bir kez bahsetse ne güzel olur. Bir destek de siz vermeye ne dersiniz? Tamamen ücretsiz bir şekilde bir kez tıklayıp izlemeniz yeterli ;)  Haydi destek verelim :) Şu engellilere, farklılıklara karşı önyargıyı  yıkalım :)
   
MİM'in için yapmanız gereken ya konuyla ilgili bir yazı yazmanız ya da herhangi bir yazınızda aşağıdaki videodan kısaca bahsedip paylaşmak ;) Bu farklı bir mim ;)

İZEV - Yaşam Hakkı - Duvar (Roger Waters - Pink Floyd - Another Brick in The Wall)


- Mermaid-